yargı bildiren bir cümleyi üç yolla kavramlaştırmak mümkün: (1) müevvel mastar haline getirmek suretiyle (2) sıfat-isim haline getirmek suretiyle, (3) zarflaştırmak suretiyle,
1a) Yargı bildiren bir fiil cümlesini, önüne EN getirmek suretiyle mastar haline dönüştürmek mümkün. Elde edilen bütün (EN+Fiil Cümlesi), tek bir öğeye karşılık gelecek şekilde kavram bildirir.
1) يَجْلِسُ الطَّالِبُ فِي الصَّفِّ.
2) جَلَسَ الطَّالِبُ فِي الصَّفِّ.
1) Öğrenci, sınıfta oturuyor.
2) Öğrenci, sınıfta oturdu.
Yargı bildiren yukarıdaki iki cümleyi, aşağıdaki şekilde mastarlaştırmak mümkündür:
أَنْ يَجْلِسَ الطَّالِبُ فِي الصَّفِّ...
أَنْ جَلَسَ الطَّالِبُ فِي الصَّفِّ...
1) Öğrencinin sınıfta oturması/oturuşu… (oturma eylemi henüz gerçekleşmemiş)
2) Öğrencinin sınıfta oturması/oturuşu… (oturma eylemi gerçekleşmiş)
Not: EN’den sonra gelen fiil, muzari
siygalı bir fiil ise mansûp olur. Elde edilen bu bütün (EN+Mansup Muzari Fiil), bitmemiş bir eylem
(gelecek zamanlı bir eylem) ifade eder.
· EN’den sonra gelen fiil, mazi siygalı
bir fiil ise lafzen herhangi bir değişiklik olmaz. Elde edilen bu bütün (EN+Mazi Fiil), bitmiş bir eylem (geçmiş
zamanlı bir eylem) ifade eder. Dolayısıyla bitmiş eylemleri mastarlaştırırken
mazi siygalı fiilleri ve bitmemiş/henüz başlamamış eylemleri mastarlaştırırken ise muzari siygalı fiilleri kullanırız.
· Şimdiki zamanlı bir eylemi mastarlaştırmak
istersek, irap açısından hiçbir ses değişikliğine sebep olmayan mastar edatı MA’yı,
merfu muzari fiille birlikte kullanabiliriz. Eğer, mastar edatı MA'dan sonra mazi siygalı bir fiil getirecek olursak yine geçmiş zamanlı bir mastar elde etmiş oluruz (örnekler için ilgili konuya bakınız).
1) الطَّالِبُ فِي الصَّفِّ.
2) الطَّالِبُ يَكْتُبُ الدَّرْسَ.
3) الطَّالِبُ سَيَكْتُبُ الدَّرْسَ.
4) الطَّالِبُ كَتَبَ الدَّرْسَ.
5) الطَّالِبُ نَاجِحٌ فِي الْاِمْتِحَانِ.
6) لِلطَّالِبِ سَيَّارَةٌ قَدِيمَةٌ.
1) Öğrenci, sınıftadır.
2) Öğrenci, dersi yazıyor.
3) Öğrenci, dersi yazacak.
4) Öğrenci, dersi yazdı.
5) Öğrenci, sınavda başarılı.
6) Öğrencinin, eski bir arabası var.
Yargı bildiren yukarıdaki isim cümlelerini, aşağıdaki şekilde mastarlaştırmak mümkündür:
1) أَنَّ الطَّالِبَ فِي الصَّفِّ...
2) أَنَّ الطَّالِبَ يَكْتُبُ الدَّرْسَ...
3) أَنَّ الطَّالِبَ سَيَكْتُبُ الدَّرْسَ...
4) أَنَّ الطَّالِبَ كَتَبَ الدَّرْسَ...
5) أَنَّ الطَّالِبَ نَاجِحٌ فِي الْاِمْتِحَانِ...
6) أَنَّ لِلطَّالِبِ سَيَّارَةً قَدِيمَةً...
1) Öğrenci, sınıfta olması/oluşu...
2) Öğrenci, dersi yazması (yazıyor
olması/oluşu)…
3) Öğrenci, dersi yazması (yazacak olması/oluşu)…
4) Öğrenci, dersi yazması (yazmış olması/oluşu)…
5) Öğrenci, sınavda başarılı olması/oluşu...
6) Öğrencinin, eski bir arabasının
olması/oluşu...
· "Mastar edatı+Cümle": Bu bütüne müevvel mastar denir. Müevvel mastar'ın zamir değeri HUVE'dir. Yani müevvel mastar mübteda, haber, fail ve mefulün bih gibi bir cümle öğesine karşılık kullanılabilir ve o öğe, müfret müzekker (tekil eril) isim konumundadır.
1) سُمِعَ أَنَّ الطَّالِبَاتِ مَرِيضَاتٌ. (نائِبُ فاعِل)
2) سَرَّنِي أَنْ نَجَحَتْ عَائِشَةُ فِي الْاِمْتِحَانِ. (فَاعِل)
1) Kız öğrencilerin hasta olduğu
duyuldu.
2) Ayşe’nin sınavda başarılı olması,
beni sevindirdi.
NOT: duymak, bilmek, bildirmek... gibi fiillerden sonra ENNEli müevvel mastarın; istemek, dilemek, ummak, temenni etmek, izin vermek... gibi fiillerden sonra EN'li müevvel mastarın kullanımı yaygındır.
(2) Nekra bir isimden sonra, kendisiyle bağlantılı bir C (isim Cümlesi, fiil Cümlesi) getirilirse, yargı bildiren cümle, artık nitelik bildiren bir sıfat-isme dönüşür (yargı bildirmez) ve kendisinden önceki nekra ismin SIFATı olarak belirtisiz sıfat tamlaması oluşturur. Aynı durum, şibih cümlesi için de geçerlidir. Nekra bir isimden sonra gelen şibih cümlesi, sıfat olur. Çünkü her C (şibih Cümlesi de dahil, isim Cümlesi ve fiil Cümlesi) NEKRAdır. Nitekim -birkaç istisnası dışında- nekra bir isimden sonra gelen, kendisiyle bağlantılı tüm C'lerin -aşağıdaki örneklerde- sıfat olduğu görülecektir.
1) طَالِبٌ يَجْلِسُ فِي الصَّفِّ...
2) طَالِبٌ جَلَسَ فِي الصَّفِّ...
1) Sınıfta oturan bir öğrenci…
2) Sınıfta oturan (oturmuş) bir
öğrenci…
1) طَالِبٌ فِي الصَّفِّ...
2) طَالِبٌ أَمَامَ الصَّفِّ...
1) sınıftaki bir öğrenci (/sınıfta
bulunan bir öğrenci)…
2) sınıfın önündeki bir öğrenci (/sınıfın
önünde bulunan bir öğrenci)…
1) طَالِبٌ وَالِدُهُ مَرِيضٌ...
2) طالبٌ وَالِدُهُ تَقَاعَدَ...
1) Babası hasta olan bir öğrenci...
2) Babası emekli olan bir öğrenci...
· C'lerin nekra olduğunu gösteren diğer bir husus, sıfat olarak gelen yukarıdaki C'lerin, marife bir isimden sonra geldiğinde, haber öğesine dönüşmesidir.
1) الطَّالِبُ يَجْلِسُ فِي الصَّفِّ.
2) الطَّالِبُ جَلَسَ فِي الصَّفِّ.
3) الطَّالِبُ فِي الصَّفِّ.
4) الطَّالِبُ أَمَامَ الصَّفِّ.
5) وَالِدُ الطَّالِبِ مَرِيضٌ.
6) وَالِدُ الطَّالِبِ تَقَاعَدَ.
1) Öğrenci, sınıfta oturuyor.
2) Öğrenci, sınıfta oturdu.
3) Öğrenci, sınıftadır.
4) Öğrenci, sınıfın önündedir.
5) Öğrencinin babası, hastadır.
6) Öğrencinin babası, emekli oldu.
· C'lerin nekra olduğunu gösteren diğer bir husus da marife bir isimden sonra nekra olarak gelen ve haber öğesine dönüşen C'lerin, ism-i mevsul aracılığıyla marife yapılması ve marife isimden sonra gelen ism-i mevsullü bu C'lerin sıfata dönüşmesidir.
1) الطَّالِبُ الَّذِي يَجْلِسُ فِي الصَّفِّ...
2) الطَّالِبُ الَّذِي جَلَسَ فِي الصَّفِّ...
3) الطَّالِبُ الَّذِي فِي الصَّفِّ...
4) الطَّالِبُ الَّذِي أَمَامَ الصَّفِّ...
5) الطَّالِبُ الَّذِي وَالِدُهُ مَرِيضٌ...
6) الطَّالِبُ الَّذِي وَالِدُهُ تَقَاعَدَ...
1) Sınıfta oturan (oturmakta
olan) öğrenci…
2) Sınıfta oturan (oturmuş) öğrenci…
3) Sınıftaki öğrenci (/Sınıfta bulunan
öğrenci)…
4) Sınıfın önündeki öğrenci (/Sınıfın
önünde bulunan öğrenci)…
5) Babası hasta olan öğrenci...
6) Babası emekli olan öğrenci...
NOT: Bütün bunlar gösteriyor ki: Her C, nekradır ve ism-i mevsul, nekra olan C'leri marife sıfat-isim haline getirmek için kullanılır. Diğer bir ifadeyle ism-i mevsul, nekra olan C'leri, marife sıfat-isme dönüştüren işlevsel kelimelerdir.
1) يَجْلِسُ فِي الصَّفِّ.
2) الَّذِي يَجْلِسُ فِي الصَّفِّ...
3) جَلَسَ فِي الصَّفِّ.
4) الَّذِي جَلَسَ فِي الصَّفِّ...
5) فِي الصَّفِّ...
6) الَّذِي فِي الصَّفِّ...
7) أَمَامَ الصَّفِّ...
8) الَّذِي أَمَامَ الصَّفِّ...
9) وَالِدُهُ مَرِيضٌ.
10) الَّذِي وَالِدُهُ مَرِيضٌ...
11) وَالِدُهُ تَقَاعَدَ.
12) الَّذِي وَالِدُهُ تَقَاعَدَ...
1) Sınıfta oturuyor.
2) Sınıfta oturan...
3) Sınıfta oturdu.
4) Sınıfta oturan...
5) sınıfta...
6) sınıftaki (sınıfta olan)...
7) sınıfın önünde...
8) sınıfın önündeki (sınıfın önünde olan)...
9) Babası, hasta.
10) Babası hasta olan...
11) Babası emekli oldu.
12) Babası emekli olan...
NOT: Nekra bir isimden sonra sıfat olarak gelen isim cümlesi ya da fiil cümlesinde, bu cümleleri, kendisinden önceki nekra isme bağlayan/nekra isimle ilişkilendiren bir zamir bulunması gerekir. Aynı durum, marife isimden sonra sıfat olarak gelen ism-i mevsullü cümleler için de geçerlidir. Bu zamir, fiil içinde ya da fiile veyahut isme bitişik olarak gelebilir.
1) رَجُلٌ ضَرَبْتُ صَدِيقَهُ... / الرَّجُلُ الَّذِي ضَرَبْتُ
صَدِيقَهُ...
2) رَجُلٌ رَأَيْتُهُ... / الرَّجُلُ
الَّذِي رَأَيْتُهُ...
3) رَجُلٌ سَكَنْتُ فِي بَيْتِهِ... / الرَّجُلُ الَّذِي سَكَنْتُ فِي
بَيْتِهِ...
4) رَجُلٌ أَسْكُنُ فِي بَيْتِهِ... / الرَّجُلُ الَّذِي أَسْكُنُ فِي
بَيْتِهِ...
5) طَالِبٌ سَيَّارَتُهُ قَدِيمَةٌ... / الرَّجُلُ الَّذِي سَيَّارَتُهُ
قَدِيمَةٌ...
6) طَالِبٌ وَالِدُهُ مُدَرِّسٌ... / الرَّجُلُ الَّذِي وَالِدُهُ
مُدَرِّسٌ...
1) Arkadaşını dövdüğüm bir adam…
/ Arkadaşını dövdüğüm adam…
2) (Kendisini) gördüğüm bir adam… / (Kendisini)
gördüğüm adam…
3) Evinde kaldığım bir adam… / Evinde
kaldığım adam…
4) Evinde kaldığım (/kalmakta
olduğum) bir adam… / Evinde kaldığım (/kalmakta olduğum) adam…
5) Arabası eski olan bir öğrenci… / Arabası
eski olan öğrenci…
6) Babası öğretmen olan bir öğrenci…
/ Babası öğretmen olan öğrenci…
3) Yargı bildiren bir cümlenin (özellikle fiil cümlesinin) önüne İNDEMA ya da HÎNEMÂ getirmek suretiyle zarflaştırılabilir.
1) عِنْدَمَا يَجْلِسُ الطَّالِبُ فِي
الصَّفِّ... / حِينَمَا يَجْلِسُ الطَّالِبُ فِي الصَّفِّ...
2) عِنْدَمَا جَلَسَ الطَّالِبُ فِي الصَّفِّ... / حِينَمَا جَلَسَ الطَّالِبُ فِي الصَّفِّ...
1) Öğrenci, sınıfta otururken/oturduğunda/oturunca…
2) Öğrenci, sınıfta
oturunca/oturduğunda…
Not: Mazi siygalı olmak şartıyla fiil cümlesini LEMMÂ ile de zarflaştırmak mümkündür.
لَمَّا جَلَسَ الطَّالِبُ فِي الصَّفِّ...
Öğrenci sınıfta oturunca/oturduğunda...
Yargı bildiren bir cümleyi zarflaştıran başka işlevsel kelimeler de vardır. Hem isim cümlesinin hem de fiil cümlesinin önüne gelebilen BEYNEMÂ, bunlardan sadece biridir.
1) بَيْنَمَا يَجْلِسُ الطَّالِبُ فِي الصَّفِّ...
2) بَيْنَمَا الطَّالِبُ يَجْلِسُ فِي الصَّفِّ...
3) بَيْنَمَا الطَّالِبُ جَالِسٌ فِي الصَّفِّ...
1, 2, 3) Öğrenci sınıfta otururken...
....
· Cümleyi zarflaştırmak suretiyle elde edilen bütün, "ne zaman" sorusunun cevabına karşılık kullanılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder