İsim cümlesinin öğelerini kendisine malzeme olarak kullanan, diğer bir ifadeyle isim cümlesinin mübtedası İSMİ ve isim cümlesinin haber öğesini de HABERİ adı altında kullanan işlevsel fiillerden biri de MÂZÂLE'dir. Mâzâle'li cümleler, Türkçeye "hâlâ ...dır / hâlâ ...mektedir" şeklinde tercüme edilebilir.
1) حَسَنٌ، طَالِبٌ جَامِعِيٌّ. مَازَالَ
حَسَنٌ، طَالِباً جَامِعِيّاً.
2) الْاِمْتِحَانُ مُسْتَمِرٌّ. مَازَالَ
الْاِمْتِحَانُ مُسْتَمِرّاً.
3) الطَّالِبُ فِي الصَّفِّ. مَازَالَ
الطَّالِبُ فِي الصَّفِّ.
4) الطِّفْلُ فِي سَرِيرِهِ. مَازَالَ
الطِّفْلُ فِي سَرِيرِهِ.
5) الطِّفْلُ يَنَامُ فِي سَرِيرِهِ. مَازَالَ
الطِّفْلُ يَنَامُ فِي سَرِيرِهِ.
6) الطَّالِبُ يَدْرُسُ فِي
كُلِّيَّةِ الطِّبِّ. مَازَالَ الطَّالِبُ يَدْرُسُ فِي كُلِّيَّةِ الطِّبِّ.
7) الطَّالِبُ وَالِدُهُ مَرِيضٌ. مَازَالَ
الطَّالِبُ وَالِدُهُ مَرِيضٌ.
8) الطَّالِبُ يَدُهُ فِي جَيْبِهِ. مَازَالَ
الطَّالِبُ يَدُهُ فِي جَيْبِهِ.
1) Hasan,
üniversiteli bir öğrencidir. Hasan, hâlâ üniversiteli bir öğrencidir.
2) İmtihan,
sürüyor (devam ediyor). İmtihan, hâlâ devam ediyor.
3) Öğrenci,
sınıfta. Öğrenci, hâlâ sınıfta.
4) Bebek,
yatağında. Bebek, hâlâ yatağında.
5) Bebek,
yatağında uyuyor. Bebek, hâlâ yatağında uyuyor.
6) Öğrenci,
Tıp Fakültesi’nde okuyor. Öğrenci, hâlâ Tıp Fakültesi’nde okuyor.
7) Öğrenci’,nin
babası, hasta. Öğrenci’,nin babası, hâlâ hasta.
8) Öğrenci’,nin
eli, cebinde. Öğrenci’,nin eli, hâlâ cebinde.
NOT: Yukarıdaki
cümlelerde geçen مَازَالَ yerine,
aynı anlamda لَمْ يَزَلْ ya da لَا يَزَالُ (muzari siygası) da kullanılabilir.
Not: Süreklilik
bildiren مَازَالَ gibi fiillerin haber öğesinin mazi siygalı
bir fiil cümlesi olmadığı görülecektir.
Not: مَا بَرِحَ / لَا يَبْرَحُ , مَا انْفَكَّ / لَا يَنْفَكُّ ve
مَا فَتِىءَ / لا يَفْتَأُ fiilleri de مَازَالَ / لَا يَزَالُ gibi aynı anlam ve
özellikte kullanılan fiillerdir fakat, مَازَالَ
'nin kullanımı, diğerlerine oranla çok daha yaygındır. Bu dört fiilin
önündeki mâ, olumsuzluk edatıdır ama söz konusu anlamı, bu yapıyla,
bütün olarak verir.
1) الْحَرُّ شَدِيدٌ. مَازَالَ الْحَرُّ شَدِيداً.
2) الْمَرِيضُ نَائِمٌ. مَا بَرِحَ الْمَرِيضُ
نَائِماً.
3) مَا بَرِحَ الْمَرِيضُ يَنَامُ. : مَا
فَتِئَ الْمَرِيضُ يَنَامُ.
4) مَا بَرِحَ الْمَرِيضُ فِي
الْمُسْتَشْفَى.
5) التَّاجِرُ صَادِقٌ. مَا فَتِئَ
التَّاجِرُ صَادِقاً.
1) Sıcak,
şiddetli. Sıcak, hâlâ şiddetli.
2) Hasta,
uyuyor. Hasta, hâlâ uyuyor.
3) Hasta, hâlâ
uyuyor.: Hasta, hâlâ uyuyor.
4) Hasta, hâlâ
hastanede.
5) Tüccar,
doğru sözlü. Tüccar, hâlâ doğru sözlü.
NOT: İstimrâr fiilleri
arasında zikredilen مَادَامَ ise
özel bir kullanıma ve anlama sahiptir. MÂDÂME, Türkçeye “-dığı sürece, -dıkça”
ek ve sözcükleriyle tercüme edilebilir ve aldığı öğelerle birlikte BÜTÜN
OLARAK, bize, “ne zaman” sorusunun cevabını verir (mef’ûlün fîh öğesi). مَادَامَ’nin başında mâ, zaman ifade eden
bir mastar harfidir (sadece mazi siygası kullanılır).
1) سَأَكُونَ فِي خِدْمَتِكَ مَا دُمْتُ
حَيّاً.
2) خُلُقُكَ كَرِيمٌ. تُحْتَرَمُ مَادَامَ
خُلُقُكَ كَرِيماً.
3) النُّورُ ضَئِيلٌ. لَا تَقْرَأْ
مَادَامَ النُّورُ ضَئِيلاً.
4) لَا تَعْبُر الشَّارِعَ مَادَامَتِ
إشَارَةُ الْمُرُورِ حَمْرَاءَ.
5) لَنْ تَنْتَهِيَ الْحَرْبُ مَادَامَت
الْأَرْضُ تَدُورُ عَلَى نَفْسِهَا.
6) لَنْ أَتْرُكَكَ مَادُمْتَ
تُحِبُّنِي.
1) Canlı
olduğum sürece (yaşadığım sürece) hizmetinde olacağım.
2) Ahlakın
güzel. Ahlakın güzel olduğu sürece saygı görürsün (hürmet edilirsin).
3) Işık,
zayıf. Işık zayıf olduğu sürece okuma.
4) Trafik
işareti kırmızı olduğu sürece caddeyi geçme.
5) Yeryüzü
kendi etrafında döndükçe (döndüğü sürece) savaş bitmeyecek.
6) Beni
sevdiğin sürece seni terk etmeyeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder