zanne ve benzeri fiiller, çift mefulün bih alan fiiller grubuna girer. Çift mefulün bih olarak görülen bu öğeler, aslında mübteda ve haber öğeleridir. Diğer bir ifadeyle bu fiiller, mübteda öğesini birinci mefulün bih ve haber öğesini ikinci mefulün bih öğesine karşılık gelecek şekilde kullanır. Bu konu daha önce anlatılmıştı (bkz. zanne ve benzerleri). Zanne ve benzeri fiillerin sayısı azdır. HATIRLAYALIM:
1
|
حَسَنٌ طَالِبٌ ذَكِيٌّ.
Hasan, zeki bir öğrencidir.
|
ظَنَنْتُ حَسَناً طَالِباً ذَكِيّاً.
“Hasan’ın
zeki bir öğrenci olduğunu” sandım.
|
2
|
حَسَنٌ فِي الصَّفِّ.
Hasan, sınıftadır.
|
ظَنَنْتُ حَسَناً فِي الصَّفِّ.
“Hasan’ın
sınıfta olduğunu” sandım.
|
3
|
حَسَنٌ يَكْتُبُ الدَّرْسَ.
Hasan, dersi yazıyor.
|
ظَنَنْتُ حَسَناً يَكْتُبُ الدَّرْسَ.
“Hasan’ın
dersi yazdığını (yazmakta olduğunu)” sandım.
|
4
|
حَسَنٌ كَتَبَ الدَّرْسَ.
Hasan, dersi yazdı.
|
ظَنَنْتُ حَسَناً كَتَبَ الدَّرْسَ.
“Hasan’ın
dersi yazdığını” sandım.
|
5
|
حَسَنٌ وَالِدُهُ مَرِيضٌ.
Hasan,’ın babası, hastadır.
|
ظَنَنْتُ حَسَناً وَالِدُهُ مَرِيضٌ.
“Hasan,’ın
babasının hasta olduğunu” sandım.
|
İsim cümlesi: Mübteda ve
Haber’den oluşmaktadır.
|
· Zanentu
(fiil+fail) + Birinci Meful (mübteda) + ikinci mef’ul (haber)
· İsim cümlesinin mübteda öğesi birinci meful, haber öğesi
ise ikinci meful haline gelmiştir. Meful, mansûp bir öğedir.
|
NOT: Zanne ve benzerleri, mübteda ve haber öğesinin müevvel mastar haline dönüşmüş halini, çift nesne yerine geçecek şekilde kullanabilir ki bu, yaygın bir kullanımdır. Anlam değişikliğine uğramadan, yukarıdaki cümlelerde geçen birinci ve ikinci mef'ûlleri, müevvel mastara dönüştürmek ve zanne'nin mefulleri olarak kullanmak mümkündür:
ظَنَنْتُ أَنَّ
حَسَناً طَالِبٌ ذَكِيٌّ.
“Hasan’ın zeki bir öğrenci
olduğunu” sandım.
|
ظَنَنْتُ أَنَّ
حَسَناً فِي الصَّفِّ.
“Hasan’ın sınıfta olduğunu”
sandım.
|
ظَنَنْتُ أَنَّ
حَسَناً يَكْتُبُ الدَّرْسَ.
“Hasan’ın dersi yazdığını
(yazmakta olduğunu)” sandım.
|
ظَنَنْتُ أَنَّ
حَسَناً كَتَبَ الدَّرْسَ.
“Hasan’ın dersi yazdığını”
sandım.
|
ظَنَنْتُ أَنَّ
حَسَناً وَالِدُهُ مَرِيضٌ.
“Hasan,’ın babasının hasta
olduğunu” sandım.
|
sayyara ve benzeri fiiller (tasyîr/dönüştürme fiilleri) de çift mefulün bih alan fiiller grubuna girer. Çift mefulün bih olarak görülen bu öğeler, aslında mübteda ve haber öğeleridir. Diğer bir ifadeyle bu fiiller, mübteda öğesini birinci mefulün bih ve haber öğesini ikinci mefulün bih öğesine karşılık gelecek şekilde kullanır. Bu konu da daha önce anlatılmıştı (bkz. tasyîr fiilleri). Sayyara ve benzeri fiillerin sayısı azdır. HATIRLAYALIM:
Not: Sayyara ve benzeri fiiller, müevvel mastarı, çift meful yerine geçecek şekilde kullanamaz.
1
|
الْعَالِمُ مُتَوَاضِعٌ.
Âlim, mütevazidir.
|
صَيَّرَ الْعِلْمُ
الْعَالِمَ مُتَوَاضِعاً.
İlim, âlimi, mütevazi hale
getirdi (mütevazileştirdi).
|
2
|
الطَّبِيعَةُ فِي خِدْمَةِ الْإنْسَانِ.
Tabiat, insanın hizmetindedir.
|
صَيَّرَ
اللهُ الطَّبِيعَةَ
فِي خِدْمَةِ الْإنْسَانِ.
Allah, “tabiatı, insanın hizmetinde”
kıldı (insanın hizmetine verdi).
|
3
|
الطِّفْلُ يَكْتُبُ بِالْقَلَمِ.
Çocuk, kalemle yazıyor.
|
صَيَّرَ
اللهُ الطِّفْلَ
يَكْتُبُ بِالْقَلَمِ.
Öğretmen, “çocuğu, kalemle yazar
(yazıyor)” hale getirdi.
|
İsim cümlesi: Mübteda ve
Haber’den oluşmaktadır.
|
· SÂRA (+fail)
+ Birinci Meful (mübteda) + ikinci mef’ul
(haber)
· İsim
cümlesinin mübteda öğesi birinci meful, haber öğesi
ise ikinci meful haline gelmiştir. Meful, mansûp bir öğedir.
|
Aşağıdaki fiiller de çift meful alırlar. Fakat bu fiillerin mefulleri, aslında mübteda ve haberden oluşan isim cümlesi değildir. Diğer bir ifadeyle bu fiiller (aşağıdakiler), mübteda öğesini birinci mefulün bih ve haber öğesini ikinci mefulün bih öğesine karşılık gelecek şekilde KULLANAMAZ.
أَعْطَى
|
حَسَنٌ
|
عَلِيَّاً
|
قَلَماً.
|
verdi
|
Hasan
|
Ali’ye
|
bir kalem
|
فعل
|
فاعل
|
مفعول به
أول
|
مفعول به
ثان
|
yüklem
|
özne
|
1. nesne
|
2. nesne
|
Hasan, Ali’ye,
bir kalem
verdi.
|
Bu tür fiillerin sayısı çoktur. Aşağıdaki birkaç örnek vermekle yetineceğiz.
مَنَحَ
الْمُدَرِّسُ الْفَائِزَ جَائِزَةً.
Öğretmen, kazanana bir
ödül verdi (bağışladı).
|
أَلْبَسَ
الْأَبُ الطِّفْلَ مَلَابِسَ خَفِيفَةً فِي الصَّيْفِ.
Baba, yazın, çocuğa, hafif
elbiseler giydirdi.
|
أَشْرَبَ
الْأَبُ الطِّفْلَ الْحَلِيبَ.
Baba, bebeğe süt içirdi.
|
وَهَبَ الْأَمِيرُ الشَّاعِرَ جَائِزَةً.
Emir, şaire bir ödül
verdi (hibe etti).
|
مَنَعَ
الْخَادِمُ الطِّفْلَ الخروجَ مِنَ الْبَيْتِ.
Hizmetçi, çocuğu, evden
çıkmaktan alıkoydu (çıkmasına engel oldu).
|
سَأَلَ
الْمُحْتَاجُ الْغَنِيَّ مُسَاعَدَةً مَالِيَّةً.
İhtiyaç sahibi,
zenginden, mali destek istedi.
|
رَزَقَهُ
اللهُ وَلَداً.
Allah, ona bir oğul
verdi.
|
عَلَّمَ
الْمُدَرِّسُ الطَّالِبَ اللُّغَةَ الْعَرَبِيَّةَ.
Öğretmen, öğrenciye, Arapçayı
öğretti.
|
سَأَلَ
الْمُؤْمِنُ اللهَ الْعَافِيَةَ.
Mümin, Allah’tan afiyet
istedi/dilendi.
|
أَرْكَبَ
الْأَبُ الْبِنْتَ الْحِصَانَ.
Baba, kız çocuğunu, ata
bindirdi.
|
أَفْهَمَ
الْمُدَرِّسُ الطَّالِبَ الدَّرْسَ.
Öğretmen, öğrenciye, dersi
anlattı.
|
فَهَّمَ
الْمُدَرِّسُ الطَّالِبَ الدَّرْسَ.
Öğretmen, öğrenciye, dersi
anlattı.
|
حَمَّلَ
الْفَلَّاحُ الْحِمَارَ الْحَطَبَ.
Çiftçi, eşeğe, odun
yükledi.
|
كَسَا
الْعِلْمُ أَهْلَهُ وَقَاراً.
İlim, sahibine, vakar
giydirdi (kazandırdı).
|
حَفَّظْتُ
الْغُلَامَ الْقُرْآنَ.
Çocuğa, Kuran’ı
ezberlettim.
|
سَقَى
الطَّبِيبُ الْمَرِيضَ الدَّوَاءَ.
Doktor, hastaya, ilaç
içirdi.
|
أَعْطَيْتُ
السَّائِلَ فُرَاطَةً.
Dilenciye, bozuk para
verdim.
|
أَبْلَغَهُ
سَاعِي الْبَرِيدِ الْخَبَرَ.
Postacı, haberi, ona ulaştırdı.
|
خَوَّفْتُ الرَّجُلَ
الظُّلْمَ.
Adamı, zulümden,
korkuttum.
|
وَقَى
الْخَادِمُ الطِّفْلَ النَّارَ.
Hizmetçi, çocuğu, ateşten
korudu.
|
Not: Yukarıda zikredilen ve çift meful alan fiillerin bazıları, tek meful alır halde de kullanılabilir. Diğer mefulü ise bir harf-i cerle gelerek mefulün bih gayr-ı sarih olarak kabul edilir.
أَبْلَغَ
سَاعِي الْبَرِيدِ الْخَبَرَ إلَيْهِ.
Postacı, haberi, ona ulaştırdı.
|
وَقَى
الْخَادِمُ الطِّفْلَ مِنَ النَّارِ.
Hizmetçi, çocuğu,
ateşten korudu.
|
خَوَّفْتُ الرَّجُلَ
مِنَ الظُّلْمِ.
Adamı, zulümden,
korkuttum.
|
أَعْطَيْتُ
لِلسَّائِلِ فُرَاطَةً.
Dilenciye, bozuk para
verdim.
|
أَعْطَيْتُ
لِلطَّالِبِ كِتَاباً.
|
مَنَحَ
الْمُدَرِّسُ لِلْفَائِزِ جَائِزَةً.
Öğretmen, kazanana bir
ödül verdi (bağışladı).
|
رَزَقَهُ
اللهُ بِوَلَدٍ.
Allah, ona bir oğul
verdi.
|
وَهَبَ الْأَمِيرُ لِلشَّاعِرِ جَائِزَةً.
Emir, şaire bir ödül
verdi (hibe etti).
|
مَنَعَ
الْخَادِمُ الطِّفْلَ مِنَ الخروجِ إِلَى الشَّارِعِ.
Hizmetçi, çocuğu, evden
çıkmaktan alıkoydu (çıkmasına engel oldu)
|
NOT: içinde "meful" sözcüğü geçen tüm öğeler, car-mecrurdan oluşmuyorsa, mebni değilse ya da müevvel mastar ya da C değilse, her zaman lafzen mansûp olur. Lafzen mansup olmadığında "nasb mahallinde olduğu" ifade edilir ("fi mahalli nasbin" şeklinde).