31 Aralık 2015 Perşembe

fiil ile öğeleri arası ilişkiler (faillik ve mefullük ilişkileri) ve bunlardan sıfat-isimle söz etmenin yolları

fiil ile öğeleri arası ilişkiler (faillik ve mefullük ilişkileri) ve bunlardan sıfat-isimle söz etmenin yolları

Fiilin zorunlu (olmazsa olmaz) öğesinin merfû isim olduğu söylenmişti. Fiil denilince akla gelen ilk yapı, mâlum (etken) çatılı fiil olduğundan, "her fiilin bir fâili vardır" sözü, yerleşik bir kural haline gelmiştir. Nitekim meçhûl (edilgen) çatılı fiil, ma'lûm çatılı fiilin farklı bir kullanımıdır.

Arap dilcileri, fiilin kendisini de fiille bağlantılı tüm öğeleri de F - A - L maddesinden oluşan terimlerle (fiil, fâil, mef'ûl) dile getirmişlerdir.


Fiil ile FÂİL öğesi arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ FÂİL veznine koymak yeterlidir. Malum fiilin merfû ismine FÂİL denilmesi çok isabetlidir.
ÖĞRENCİ yazdı. ÖĞRENCİ yazıyor. ® Öğrenci YAZANdır.
كَتَبَ الطَّالِبُ. يَكْتُبُ الطَّالِبُ. ¬ الطَّالِبُ كَاتِبٌ.

Fiil ile MEF’ÛLLER arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koymak yeterlidir. Fiilin mansûb öğelerine BEŞ MEF’ÛLLER denilmesi çok isabetlidir.
BEŞ MEF’ÛLLER şunlardır: Mef’ûlun bih, Mef’ûlun fîh, Mef’ûlun leh, Mef’ûlun maah, Mef’ûlun mutlak. Mef’ûlun mutlak öğesi, eylemin bizatihi kendisidir. Bunlara, yukarıdaki öğelerden birine karşılık gelmeyen yeni bir öğe daha eklenmiştir: Mef’ûlun bih gayr-ı sarih. Aşağıda, mansûb öğeler ile fiil arasındaki ilişkilerden nasıl sıfat-isim olarak söz edileceği örneklendirilmiştir.

1) Mef’ûlun bih sarih (mef’ûl)
2) Mef’ûlun bih gayr-ı sarîh
3) Mef’ûlun fîh
4) Mef’ûlun leh
5) Mef’ûlun maah
+ 6. Hâl (bir tür mef’ûlun fîh)
Bazı kaynaklarda hâl öğesinin de bir tür mef’ûlun fîh olarak görüldüğünü belirtelim.

Not: Beş mef’ûllerin adlandırılmasında kullanılan terimlerde harf-i cerlerin kullanılması, çok isabetlidir. Bu terimler, gerçekte, cümle öğesi ile fiil arasındaki ilişkinin sıfat-isme dönüştürülmüş halidir. Bunlardan sadece mef’ûlun bih sarih öğesi, problemli gözükmektedir. Çünkü mef’ûl denilince Arap dilcilerine göre akla gelen öğe, mef’ûlun mutlak öğesidir. Mef’ûlun mutlak öğesinin kendisi, gerçekte fiilin kendisidir; fiilin mastarlaşmış halidir. Bu sebeple olacak ki çoğu kere mef’ûlun bih sarih’ten sadece mef’ûl olarak da söz edilir.

1. Fiil ile MEF’ÛL (mef’ûlun bih sarih) öğesi arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koymak yeterlidir.
Öğrenci DERSİ yazdı. Öğrenci DERSİ yazıyor. ® Ders, YAZILANdır.
كَتَبَ الطَّالِبُ الدَّرْسَ. يَكْتُبُ الطَّالِبُ الدَّرْسَ. ¬ الدَّرْسُ مَكْتُوبٌ.

2. Fiil ile MEF’ÛLUN BİH GAYR-I SARÎH öğesi arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koyup sonuna fiille birlikte kullanılan HARF-İ CERRİ eklemek yeterlidir.
Öğrenci, ÇARŞIYA gitti. Öğrenci, ÇARŞIYA gidiyor. Çarşı, KENDİSİNE GİDİLEN (şey/yer)dir.
ذَهَبَ الطَّالِبُ إِلَى السُّوقِ. يَذْهَبُ الطَّالِبُ إِلَى السُّوقِ. ¬ السُّوقُ مَذْهُوبٌ إِلَيْهِ.

Öğrenci, EVDEN çıktı. Öğrenci, EVDEN çıkıyor. Çarşı, KENDİSİNDEN ÇIKILAN (şey/yer)dir.
خَرَجَ الطَّالِبُ مِنَ الْبَيْتِ. يَخْرُجُ الطَّالِبُ مِنَ الْبَيْتِ. ¬ الْبَيْتُ مَخْرُوجٌ مِنْهُ.

Öğrenci, EVDEN uzaklaştı. Öğrenci, EVDEN uzaklaşıyor. Ev, KENDİSİNDEN UZAKLAŞILAN (şey/yer)dir.
ابْتَعَدَ الطَّالِبُ عَنِ الْبَيْتِ. يَبْتَعِدُ الطَّالِبُ عَنِ الْبَيْتِ. ¬ الْبَيْتُ مُبْتَعَدٌ عَنْهُ.

Öğrenci, KAPIYA yaklaştı. Öğrenci, KAPIYA yaklaşıyor. Kapı, KENDİSİNE YAKLAŞILAN (şey/yer)dir.
اِقْتَرَبَ الطَّالِبُ مِنَ الْبَيْتِ. يَقْتَرِبُ الطَّالِبُ مِنَ الْبَيْتِ. ¬ الْبَيْتُ مُقْتَرَبٌ مِنْهُ.

Erkek öğrenciler, KIZ ÖĞRENCİLERE selam verdiler. Erkek öğrenciler, KIZ ÖĞRENCİLERE selam veriyorlar. ® Erkek öğrenciler: selam verenlerdir. / Kız öğrenciler: kendilerine selam verilenlerdir.
سَلَّمَ الطُّلَّابُ عَلَى الطَّالِبَاتِ. يُسَلِّمُ الطُّلَّابُ عَلَى الطَّالِبَاتِ. الطُّلَّابُ: مُسَلِّمُونَ / الطَّالِبَاتُ مُسَلَّمٌ عَلَيْهِنَّ

Kız öğrenciler, ERKEK ÖĞRENCİLERE selam verdiler. Kız öğrenciler, ERKEK ÖĞRENCİLERE selam veriyorlar. ® Kız öğrenciler: selam verenlerdir. / Erkek öğrenciler: kendilerine selam verilenlerdir.
سَلَّمَتِ الطَّالِبَاتُ عَلَى الطُّلَّابِ. تُسَلِّمُ الطَّالِبَاتُ عَلَى الطُّلَّابِ. الطَّالِبَاتُ: مُسَلِّمَاتٌ / الطُّلَّابُ مُسَلَّمٌ عَلَيْهِمْ

DİKKAT: Fiillerin, mef’ûlun bih gayr-ı sarih öğesini hangi harf-i cerle aldığını bilmek zorunludur. Bu yüzden, fiilleri, birlikte kullanıldığı harf-i cerlerle birlikte ezberlemek gerekmektedir.

3. Fiil ile MEF’ÛLUN FÎH öğesi arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koyup sonuna FÎ harf-i cerrini eklemek yeterlidir.
Öğrenci dersi AKŞAM yazdı. Öğrenci dersi AKŞAM yazıyor. ® Akşam, İÇİNDE YAZILAN (zaman)dır.

كَتَبَ الطَّالِبُ الدَّرْسَ مَسَاءً. يَكْتُبُ الطَّالِبُ الدَّرْسَ مَسَاءً. ¬ الْمَسَاءُ مَكْتُوبٌ فِيهِ.

Öğrenci dersi EVDE yazdı. Öğrenci dersi EVDE yazıyor. ® Ev, İÇİNDE YAZILAN (mekan)dır.
كَتَبَ الطَّالِبُ الدَّرْسَ فِي الْبَيْتِ. يَكْتُبُ الطَّالِبُ الدَّرْسَ فِي الْبَيْتِ. ¬ الْبَيْتُ مَكْتُوبٌ فِيهِ.

4. Fiil ile MEF’ÛLUN LEH öğesi arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koyup sonuna Lİ harf-i cerrini eklemek yeterlidir.
Öğrenci ALIŞVERİŞ YAPMAK İÇİN çarşıya çıktı. Öğrenci ALIŞVERİŞ YAPMAK İÇİN çarşıya çıktı. ® Alışveriş yapmak, KENDİSİ İÇİN ÇIKILAN (sebep)tir.
خَرَجَ الطَّالِبُ إِلَى السُّوقِ لِلتَّسَوُّقِ. يَخْرُجُ الطَّالِبُ إِلَى السُّوقِ لِلتَّسَوُّقِ. ¬ التَّسَوُّقُ مَخْرُوجٌ لَهُ.

5) Fiil ile MEF’ÛLUN MAAH arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koyup sonuna MAAH harf-i cerrini eklemek yeterlidir.
Öğrenci, HASAN’IN YANINDA çıktı. Öğrenci, HASAN’IN YANINDA çıkıyor. ® Hasan, ÇIKIŞIN, KENDİSİNİN YANINDA GERÇEKLEŞTİĞİ (şey/kişidir).
خَرَجَ الطَّالِبُ مِنَ الصَّفِ وَحَسَناً. يَخْرُجُ الطَّالِبُ مِنَ الصَّفِ وَحَسَناً. ¬ حَسَنٌ مَخْرُوجٌ مَعَهُ.

6. Fiil ile HÂL (bir tür mef’ûlun fîh) öğesi arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koyup sonuna FÎ harf-i cerrini eklemek yeterlidir. Hâl öğesini mef’ûlün fih’ten ayırmak için, “hâl” ya da “hâletun” sözcüğünü eklemek, yerinde olur.
Öğrenci, sınıftan, AĞLAYARAK çıktı. Öğrenci, sınıftan, AĞLAYARAK çıkıyor. ® Ağlamak, ÇIKMA EYLEMİ GERÇEKLEŞİRKEN ÖĞRENCİNİN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUMdur.
خَرَجَ الطَّالِبُ مِنَ الصَّفِّ بَاكِياً. يَخْرُجُ الطَّالِبُ مِنَ الصَّفِّ بَاكِياً. ¬ الْبُكَاءُ حَالَةٌ مَخْرُوجٌ فِيهَا / الْبُكَاءُ حَالٌ مَخْرُوجٌ فِيهِ.

Not: İsm-i fâil ve ism-i mef’ûl kalıpları, fiilden isim türetmede kullanılan yapılardır. Bu kalıpların doğru olarak kullanılabilmesi için Sülasî ve rubâî mücerret ve mezîd fiillerin bâblarının (hem isim hem de fiil elemanları) ezberlenmesi gerekir.

Not: Fâil vezni yerine malum çatılı muzari fiil (bazen de mazi fiil), mef’ûl yerine de meçhul çatılı muzari fiil (bazen de mazi fiil) kullanılabilir. Fâil ya da mef’ûl veznindeki isim marife ise (örn. EL takısı almışsa), yerine İSM-İ MEVSÛLDEN sonra malum çatılı muzari fiil getirilebilir. Aynı işlemin tersi de doğrudur.
الطَّالِبُ يَخْرُجُ مِنَ الصَّفِّ. : الطَّالِبُ خَارِجٌ مِنَ الصَّفِّ.
Öğrenci, sınıftan çıkıyor.
الطَّالِبَةُ تَخْرُجُ مِنَ الصَّفِّ. : الطَّالِبَةُ خَارِجَةٌ مِنَ الصَّفِّ.
Öğrenci, sınıftan çıkıyor.
الطَّالِبُ الَّذِي يَخْرُجُ مِنَ الصَّفِّ، طَالِبٌ نَاجِحٌ. : الطَّالِبُ الْخَارِجُ مِنَ الصَّفِّ، طَالِبٌ نَاجِحٌ.
Sınıftan çıkan öğrenci, başarılı bir öğrencidir.
الطَّالِبَةُ الَّتِي تَخْرُجُ مِنَ الصَّفِّ، طَالِبَةٌ نَاجِحَةٌ. : الطَّالِبَةُ الْخَارِجَةُ مِنَ الصَّفِّ، طَالِبَةٌ نَاجِحَةٌ.
Sınıftan çıkan öğrenci, başarılı bir öğrencidir.

الْبَيْتُ يُنَظَّفُ الآنَ. : الْبَيْتُ مُنَظَّفٌ الآنَ.
Ev şimdi temizleniyor.
الْغُرْفَةُ تُنَظَّفُ الآنَ. : الْغُرْفَةُ مُنَظَّفَةٌ الآنَ.
Oda şimdi temizleniyor.
الْبَيْتُ الَّذِي يُنَظَّفُ الآنَ، بَيْتٌ كَبِيرٌ. : الْبَيْتُ الْمُنَظَّفٌ الآنَ، بَيْتٌ كَبِيرٌ.
Şimdi temizlenen ev, büyük bir evdir.
الْغُرْفَةُ الَّتِي تُنَظَّفُ الآنَ، غُرْفَةٌ كَبِيرَةٌ. : الْغُرْفَةُ الْمُنَظَّفَةٌ الآنَ، غُرْفَةٌ كَبِيرَةٌ.
Şimdi temizlenen ev, büyük bir evdir.

Aşağıdaki bilgilerden istifade ederek anlamlı bir cümle kurunuz?
Döven: Ayşe + dövülen: Halit + dövmenin yapıldığı yer: cadde + dövmenin yapıldığı zaman: dün + dövmenin sebebi: kendisine küfretmesi + Hasan’ın döverkenki hâli: gülmek + Eylem: bitmiş

Cevap: Ayşe, dün, caddede, Halit’i, kendisine küfrettiği için gülerek dövdü.

الضَّارِبَةُ (فَاعِلَة): عَائِشَة + الْمَضْرُوب (مَفْعُول) : خَالِد + الْمَكَان الْمَضْرُوب فِيهِ (الْمَفْعُول فِيهِ): الشَّارِع + الزَّمَان الْمَضْرُوب فِيهِ : أَمْسِ + السَّبَب الْمَضْرُوب لَهُ (مَفْعُول لَهُ) : شَـتْمه إيَّاهَا  + الْحَال الْمَضْرُوب فِيهِ (حَال) : ضَحَك + الْفِعْل : مَاضٍ

الجواب: ضَرَبَتْ عَائِشَةُ خَالِداً أَمْسِ فِي الشَّارِعِ ضَاحِكَةً لِشَتْمِهِ إيَّاهَا.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder