Bir fiilin alabileceği ve tümü de mansûb olan yardımcı/tamamlayıcı öğeler, şunlardır:
1) Mef'ûlbih (sarîh): Fiilden direkt ya da dolaylı olarak etkilenen öğe olup, fiile sorulan "kimi, kime, neyi, kim, ne, kiminle, nereden..." gibi soruların MANSÛB cevabıdır.
1) أَكَلْتُ تُفَّاحَةً.
2) رَأَيْتُ حَسَناً.
3) شَكَرْتُ حَسَناً.
4) صَافَحْتُ حَسَناً.
5) غَادَرْتُ الْمَدِينَةَ.
6) قَرَأْتُ رِوَايَةً.
1) Bir elma yedim.
2) Hasan'ı gördüm.
3) Hasan'a teşekkür ettim.
4) Hasanla tokalaştım.
5) Şehirden ayrıldım.
6) Bir roman okudum.
Not: Bir fiilin, nesnesini direkt olarak mı harf-i cer vâsıtasıyla mı aldığını ancak fiilin kullanımından (sözlüğe/bilene) sorarak öğrenebiliriz. Dolayısıyla fiil, kullanımı ile birlikte ezberlenmelidir
1) وَصَلْتُ إلَى الْبَيْتِ.
2) رَجَعْتُ مِنَ الْعُطْلَةِ.
3) سَلَّمْتُ عَلَى حَسَنٍ.
4) اِقْتَرَبَ الطِّفْلُ مِنَ الْأَسَدِ.
5) اِبْتَعَدَ الطِّفْلُ عَنِ الْأَسَدِ.
6) اِهْتَمَّ الرَّجُلُ بِالنَّظَافَةِ.
2) Tatilden döndüm.
3) Hasan'a selam verdim.
4) Çocuk, aslana yaklaştı.
5) Çocuk, aslandan uzaklaştı.
6) Adam, temizliğe önem verdi.
Not: Bir fiil, nesnesini harf-i cer vâsıtasıyla alıyorsa, hangi harf-i cer vâsıtasıyla aldığını ancak fiilin kullanımından (sözlüğe/bilene) sorarak öğrenebiliriz. Dolayısıyla fiil, kullanımı ile birlikte ezberlenmelidir.
3) Mef'ûlfih: Fiilin gerçekleştiği/gerçekleştirildiği yer ya da zamanı bildiren bir öğe olup, "NEREDE, NE ZAMAN, NE KADAR MESAFE, NE KADAR SÜRE" sorularının MANSÛB ya da CÂR-MECRÛR'dan oluşan cevabıdır.
1) خَرَجْتُ مِنَ الْبَيْتِ مَسَاءً.
2) خَرَجْتُ مِنَ الْبَيْتِ فِي الْمَسَاءِ.
3) سَكَنْتُ فِي الْمَدِينَةِ سَنَتَيْنِ.
4) تَخَرَّجْتُ فِي الْجَامِعَةِ قَبْلَ سَنَتَيْنِ.
5) جَلَسْتُ تَحْتَ الشَّجَرَةِ.
6) جَلَسْتُ فِي ظِلِّ الشَّجَرَةِ.
7) جَلَسْتُ خَارِجَ الْبَيْتِ.
8) مَشَيْتُ مِيلَيْنِ.
1) Evden, akşam çıktım.
2) Evden, akşam çıktım.
3) Şehirde iki yıl oturdum/kaldım.
4) İki yıl önce üniversiteden mezun oldum.
5) Ağacın altında oturdum.
6) Ağacın gölgesinde oturdum.
7) Evin dışında oturdum.
8) İki mil yürüdüm.
1) اِبْتَعَدْتُ عَنِ الْأَسَدِ خَوْفاً مِنْهُ.
2) ذَهَبْتُ إلى السُّوقِ لِلتَّجَوُّلِ.
3) ذَهَبْتُ إلى السوقِ لِأَتَجَوَّلَ.
1) Aslandan, ondan korktuğum için uzaklaştım.
2) Çarşıya, dolaşmak için gittim.
3) Çarşıya, dolaşmak için gittim.
1) نَجَحْتُ فِي الْاِمْتِحَانِ نَجَاحاً.
2) خَرَجْتُ مِنَ الصَّفِّ خُرُوجاً سَرِيعاً.
3) خَرَجْتُ هَذَا الْيَوْمَ مِنَ الْبَيْتِ خَرْجَتَيْنِ.
1) İmtihanda başarılı oldum (aksini düşünmeyin).
2) Sınıftan, hızlı bir şekilde çıktım.
3) Bugün evden iki kez çıktım.
Not: Mef'ûlmutlak ve mef'ûllieclih öğelerini cümle içinde kullanabilmek için, fiilleri, mastarlarıyla birlikte ezberlemek gerekir. Özellikle üç kök harfi mücerret fiillerin mastarları, fiille birlikte öğrenilmelidir.
6) Mef'ûlmaah: Fiilin kimin/neyin yanında gerçekleştiğini/gerçekleştirildiğini bildiren ve VÂV harfinden sonra gelen mansûb isimdir. Bu fonksiyonda kullanılan vâv'a, birliktelik vâv'ı (vâv-ı maiyye) denir.
1) مَشَيْتُ وَالنَّهْرَ.
2) اِسْتَمَعْتُ إلَى الْأَخْبَارِ وَحَسَناً.
1) Nehir boyunca yürüdüm.2) Haberleri, Hasan'ın yanında dinledim.
7) Hâl: Fiilin gerçekleşme/gerçekleştirilme ânında, cümle içinde geçen bir ismin hâlini /durumunu / pozisyonunu bildirmek için kullanılan MANSÛB öğedir. Hâl, ilgili isimle bağlantılı olarak fiile yönetilen "NASIL" sorusunun cevabıdır.
1) خَرَجَ حَسَنٌ مِنَ الصَّفِّ مُبْتَسِماً.
2) دَخَلَ الْمُدَرِّسُ فِي الصَّفِّ غَاضِباً.
3) خَرَجَتِ زَيْنَبُ مِنَ الصَّفِّ مُبْتَسِمَةً.
4) دَخَلَتِ الْمُدَرِّسَةُ فِي الصَّفِّ غَاضِبَةً.
1) Hasan, sınıftan gülümseyerek çıktı.
2) Öğretmen, sınıfa kızgın bir şekilde (öfkeli) girdi.
3) Zeynep, sınıftan gülümseyerek çıktı.
4) Öğretmen, sınıfa kızgın bir şekilde (öfkeli) girdi.
(İrap yaparken, bu öğelerden biri mebnî olursa ya da mebnî konumunda kabul edilen bir yapı olarak gelirse, onların, nasb mahallinde olduğu söylenir.)2) Öğretmen, sınıfa kızgın bir şekilde (öfkeli) girdi.
3) Zeynep, sınıftan gülümseyerek çıktı.
4) Öğretmen, sınıfa kızgın bir şekilde (öfkeli) girdi.
Tamamlayıcı öğelerin hepsi, fiille bağlantılı öğelerdir. Fiil gibi cümle öğesi alabilen yapılar (ki bunlara fiilimsiler denir) da bu öğeleri alabilirler.
1) أَسْعَدَنِي خُرُوجُ حَسَنٍ مِنَ الصَّفِّ أَمْسِ مُبْتَسِماً.
2) أَسْعَدَنِي خُرُوجُ زَيْنَبَ مِنَ الصَّفِّ أَمْسِ مُبْتَسِمَةً.
3) حَسَنٌ خَارِجٌ مِنَ الصَّفِّ الْآنَ مُبْتَسِماً خُرُوجاً سَرِيعاً.
4) هَلْ سَمِعْتَ ضَرْبَ حَسَنٍ عَلِيّاً فِي الصَّبَاحِ أَمَامَ الْبَيْتِ ضَرْباً شَدِيداً لَخَطَئِهِ.
1) Hasan'ın, sınıftan gülümseyerek çıkışı, beni mutlu etti.2) Zeynep'in, sınıftan gülümseyerek çıkışı, beni mutlu etti.
3) Hasan, sınıftan şimdi gülümseyerek hızlı bir şekilde çıkıyor.
4) Hasan'ın, dün, hatasından dolayı, Ali'yi evin önünde şiddetli bir şekilde dövdüğünü duydun mu?
Tâm fiiller, geçişli (müteaddî) ve geçişsiz (lâzım) olmak üzere iki temel gruba ayrılırlar.
Lâzım fiiller, mef'ûlbih (sarîh) öğesi alamayan fiillerdir. Mef'ûlbih (sarîh) öğesi alabilen fiillere, müteaddî fiiller denir. Buna göre, lâzım fiiller mef'ûlbih (sarîh) dışındaki diğer tüm öğeleri alabilirler. müteaddî fiiller ise yukarıdaki tüm mansûb öğeleri alabilir. Hatta bazı müteaddi fiiller, farklı iki ya da farklı üç mef'ûlbih alabilirler. Arapçada fiillerin çoğu tek mef'ûlbih alır. Üç mef'ûlbih alabilen fiillerin sayısı ise sayılıdır.
Not: Yukarıda zikredilen tüm hususlar, fiillerin her üç siygası (mazi, muzari ve emir siygaları) için de geçerlidir. Fiilden türetilen ve fiil gibi cümle öğesi alan tüm sözcükler (mastar, ismifail, ismimeful, sıfatımüşebbehe...) de yukarıda zikredilen öğeleri alabilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder