31 Aralık 2015 Perşembe

fiil ile öğeleri arası ilişkiler (faillik ve mefullük ilişkileri) ve bunlardan sıfat-isimle söz etmenin yolları

fiil ile öğeleri arası ilişkiler (faillik ve mefullük ilişkileri) ve bunlardan sıfat-isimle söz etmenin yolları

Fiilin zorunlu (olmazsa olmaz) öğesinin merfû isim olduğu söylenmişti. Fiil denilince akla gelen ilk yapı, mâlum (etken) çatılı fiil olduğundan, "her fiilin bir fâili vardır" sözü, yerleşik bir kural haline gelmiştir. Nitekim meçhûl (edilgen) çatılı fiil, ma'lûm çatılı fiilin farklı bir kullanımıdır.

Arap dilcileri, fiilin kendisini de fiille bağlantılı tüm öğeleri de F - A - L maddesinden oluşan terimlerle (fiil, fâil, mef'ûl) dile getirmişlerdir.


Fiil ile FÂİL öğesi arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ FÂİL veznine koymak yeterlidir. Malum fiilin merfû ismine FÂİL denilmesi çok isabetlidir.
ÖĞRENCİ yazdı. ÖĞRENCİ yazıyor. ® Öğrenci YAZANdır.
كَتَبَ الطَّالِبُ. يَكْتُبُ الطَّالِبُ. ¬ الطَّالِبُ كَاتِبٌ.

Fiil ile MEF’ÛLLER arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koymak yeterlidir. Fiilin mansûb öğelerine BEŞ MEF’ÛLLER denilmesi çok isabetlidir.
BEŞ MEF’ÛLLER şunlardır: Mef’ûlun bih, Mef’ûlun fîh, Mef’ûlun leh, Mef’ûlun maah, Mef’ûlun mutlak. Mef’ûlun mutlak öğesi, eylemin bizatihi kendisidir. Bunlara, yukarıdaki öğelerden birine karşılık gelmeyen yeni bir öğe daha eklenmiştir: Mef’ûlun bih gayr-ı sarih. Aşağıda, mansûb öğeler ile fiil arasındaki ilişkilerden nasıl sıfat-isim olarak söz edileceği örneklendirilmiştir.

1) Mef’ûlun bih sarih (mef’ûl)
2) Mef’ûlun bih gayr-ı sarîh
3) Mef’ûlun fîh
4) Mef’ûlun leh
5) Mef’ûlun maah
+ 6. Hâl (bir tür mef’ûlun fîh)
Bazı kaynaklarda hâl öğesinin de bir tür mef’ûlun fîh olarak görüldüğünü belirtelim.

Not: Beş mef’ûllerin adlandırılmasında kullanılan terimlerde harf-i cerlerin kullanılması, çok isabetlidir. Bu terimler, gerçekte, cümle öğesi ile fiil arasındaki ilişkinin sıfat-isme dönüştürülmüş halidir. Bunlardan sadece mef’ûlun bih sarih öğesi, problemli gözükmektedir. Çünkü mef’ûl denilince Arap dilcilerine göre akla gelen öğe, mef’ûlun mutlak öğesidir. Mef’ûlun mutlak öğesinin kendisi, gerçekte fiilin kendisidir; fiilin mastarlaşmış halidir. Bu sebeple olacak ki çoğu kere mef’ûlun bih sarih’ten sadece mef’ûl olarak da söz edilir.

1. Fiil ile MEF’ÛL (mef’ûlun bih sarih) öğesi arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koymak yeterlidir.
Öğrenci DERSİ yazdı. Öğrenci DERSİ yazıyor. ® Ders, YAZILANdır.
كَتَبَ الطَّالِبُ الدَّرْسَ. يَكْتُبُ الطَّالِبُ الدَّرْسَ. ¬ الدَّرْسُ مَكْتُوبٌ.

2. Fiil ile MEF’ÛLUN BİH GAYR-I SARÎH öğesi arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koyup sonuna fiille birlikte kullanılan HARF-İ CERRİ eklemek yeterlidir.
Öğrenci, ÇARŞIYA gitti. Öğrenci, ÇARŞIYA gidiyor. Çarşı, KENDİSİNE GİDİLEN (şey/yer)dir.
ذَهَبَ الطَّالِبُ إِلَى السُّوقِ. يَذْهَبُ الطَّالِبُ إِلَى السُّوقِ. ¬ السُّوقُ مَذْهُوبٌ إِلَيْهِ.

Öğrenci, EVDEN çıktı. Öğrenci, EVDEN çıkıyor. Çarşı, KENDİSİNDEN ÇIKILAN (şey/yer)dir.
خَرَجَ الطَّالِبُ مِنَ الْبَيْتِ. يَخْرُجُ الطَّالِبُ مِنَ الْبَيْتِ. ¬ الْبَيْتُ مَخْرُوجٌ مِنْهُ.

Öğrenci, EVDEN uzaklaştı. Öğrenci, EVDEN uzaklaşıyor. Ev, KENDİSİNDEN UZAKLAŞILAN (şey/yer)dir.
ابْتَعَدَ الطَّالِبُ عَنِ الْبَيْتِ. يَبْتَعِدُ الطَّالِبُ عَنِ الْبَيْتِ. ¬ الْبَيْتُ مُبْتَعَدٌ عَنْهُ.

Öğrenci, KAPIYA yaklaştı. Öğrenci, KAPIYA yaklaşıyor. Kapı, KENDİSİNE YAKLAŞILAN (şey/yer)dir.
اِقْتَرَبَ الطَّالِبُ مِنَ الْبَيْتِ. يَقْتَرِبُ الطَّالِبُ مِنَ الْبَيْتِ. ¬ الْبَيْتُ مُقْتَرَبٌ مِنْهُ.

Erkek öğrenciler, KIZ ÖĞRENCİLERE selam verdiler. Erkek öğrenciler, KIZ ÖĞRENCİLERE selam veriyorlar. ® Erkek öğrenciler: selam verenlerdir. / Kız öğrenciler: kendilerine selam verilenlerdir.
سَلَّمَ الطُّلَّابُ عَلَى الطَّالِبَاتِ. يُسَلِّمُ الطُّلَّابُ عَلَى الطَّالِبَاتِ. الطُّلَّابُ: مُسَلِّمُونَ / الطَّالِبَاتُ مُسَلَّمٌ عَلَيْهِنَّ

Kız öğrenciler, ERKEK ÖĞRENCİLERE selam verdiler. Kız öğrenciler, ERKEK ÖĞRENCİLERE selam veriyorlar. ® Kız öğrenciler: selam verenlerdir. / Erkek öğrenciler: kendilerine selam verilenlerdir.
سَلَّمَتِ الطَّالِبَاتُ عَلَى الطُّلَّابِ. تُسَلِّمُ الطَّالِبَاتُ عَلَى الطُّلَّابِ. الطَّالِبَاتُ: مُسَلِّمَاتٌ / الطُّلَّابُ مُسَلَّمٌ عَلَيْهِمْ

DİKKAT: Fiillerin, mef’ûlun bih gayr-ı sarih öğesini hangi harf-i cerle aldığını bilmek zorunludur. Bu yüzden, fiilleri, birlikte kullanıldığı harf-i cerlerle birlikte ezberlemek gerekmektedir.

3. Fiil ile MEF’ÛLUN FÎH öğesi arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koyup sonuna FÎ harf-i cerrini eklemek yeterlidir.
Öğrenci dersi AKŞAM yazdı. Öğrenci dersi AKŞAM yazıyor. ® Akşam, İÇİNDE YAZILAN (zaman)dır.

كَتَبَ الطَّالِبُ الدَّرْسَ مَسَاءً. يَكْتُبُ الطَّالِبُ الدَّرْسَ مَسَاءً. ¬ الْمَسَاءُ مَكْتُوبٌ فِيهِ.

Öğrenci dersi EVDE yazdı. Öğrenci dersi EVDE yazıyor. ® Ev, İÇİNDE YAZILAN (mekan)dır.
كَتَبَ الطَّالِبُ الدَّرْسَ فِي الْبَيْتِ. يَكْتُبُ الطَّالِبُ الدَّرْسَ فِي الْبَيْتِ. ¬ الْبَيْتُ مَكْتُوبٌ فِيهِ.

4. Fiil ile MEF’ÛLUN LEH öğesi arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koyup sonuna Lİ harf-i cerrini eklemek yeterlidir.
Öğrenci ALIŞVERİŞ YAPMAK İÇİN çarşıya çıktı. Öğrenci ALIŞVERİŞ YAPMAK İÇİN çarşıya çıktı. ® Alışveriş yapmak, KENDİSİ İÇİN ÇIKILAN (sebep)tir.
خَرَجَ الطَّالِبُ إِلَى السُّوقِ لِلتَّسَوُّقِ. يَخْرُجُ الطَّالِبُ إِلَى السُّوقِ لِلتَّسَوُّقِ. ¬ التَّسَوُّقُ مَخْرُوجٌ لَهُ.

5) Fiil ile MEF’ÛLUN MAAH arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koyup sonuna MAAH harf-i cerrini eklemek yeterlidir.
Öğrenci, HASAN’IN YANINDA çıktı. Öğrenci, HASAN’IN YANINDA çıkıyor. ® Hasan, ÇIKIŞIN, KENDİSİNİN YANINDA GERÇEKLEŞTİĞİ (şey/kişidir).
خَرَجَ الطَّالِبُ مِنَ الصَّفِ وَحَسَناً. يَخْرُجُ الطَّالِبُ مِنَ الصَّفِ وَحَسَناً. ¬ حَسَنٌ مَخْرُوجٌ مَعَهُ.

6. Fiil ile HÂL (bir tür mef’ûlun fîh) öğesi arasındaki ilişkiden sıfat-isim olarak söz etmek istenirse fiili, İSM-İ MEF’ÛL veznine koyup sonuna FÎ harf-i cerrini eklemek yeterlidir. Hâl öğesini mef’ûlün fih’ten ayırmak için, “hâl” ya da “hâletun” sözcüğünü eklemek, yerinde olur.
Öğrenci, sınıftan, AĞLAYARAK çıktı. Öğrenci, sınıftan, AĞLAYARAK çıkıyor. ® Ağlamak, ÇIKMA EYLEMİ GERÇEKLEŞİRKEN ÖĞRENCİNİN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUMdur.
خَرَجَ الطَّالِبُ مِنَ الصَّفِّ بَاكِياً. يَخْرُجُ الطَّالِبُ مِنَ الصَّفِّ بَاكِياً. ¬ الْبُكَاءُ حَالَةٌ مَخْرُوجٌ فِيهَا / الْبُكَاءُ حَالٌ مَخْرُوجٌ فِيهِ.

Not: İsm-i fâil ve ism-i mef’ûl kalıpları, fiilden isim türetmede kullanılan yapılardır. Bu kalıpların doğru olarak kullanılabilmesi için Sülasî ve rubâî mücerret ve mezîd fiillerin bâblarının (hem isim hem de fiil elemanları) ezberlenmesi gerekir.

Not: Fâil vezni yerine malum çatılı muzari fiil (bazen de mazi fiil), mef’ûl yerine de meçhul çatılı muzari fiil (bazen de mazi fiil) kullanılabilir. Fâil ya da mef’ûl veznindeki isim marife ise (örn. EL takısı almışsa), yerine İSM-İ MEVSÛLDEN sonra malum çatılı muzari fiil getirilebilir. Aynı işlemin tersi de doğrudur.
الطَّالِبُ يَخْرُجُ مِنَ الصَّفِّ. : الطَّالِبُ خَارِجٌ مِنَ الصَّفِّ.
Öğrenci, sınıftan çıkıyor.
الطَّالِبَةُ تَخْرُجُ مِنَ الصَّفِّ. : الطَّالِبَةُ خَارِجَةٌ مِنَ الصَّفِّ.
Öğrenci, sınıftan çıkıyor.
الطَّالِبُ الَّذِي يَخْرُجُ مِنَ الصَّفِّ، طَالِبٌ نَاجِحٌ. : الطَّالِبُ الْخَارِجُ مِنَ الصَّفِّ، طَالِبٌ نَاجِحٌ.
Sınıftan çıkan öğrenci, başarılı bir öğrencidir.
الطَّالِبَةُ الَّتِي تَخْرُجُ مِنَ الصَّفِّ، طَالِبَةٌ نَاجِحَةٌ. : الطَّالِبَةُ الْخَارِجَةُ مِنَ الصَّفِّ، طَالِبَةٌ نَاجِحَةٌ.
Sınıftan çıkan öğrenci, başarılı bir öğrencidir.

الْبَيْتُ يُنَظَّفُ الآنَ. : الْبَيْتُ مُنَظَّفٌ الآنَ.
Ev şimdi temizleniyor.
الْغُرْفَةُ تُنَظَّفُ الآنَ. : الْغُرْفَةُ مُنَظَّفَةٌ الآنَ.
Oda şimdi temizleniyor.
الْبَيْتُ الَّذِي يُنَظَّفُ الآنَ، بَيْتٌ كَبِيرٌ. : الْبَيْتُ الْمُنَظَّفٌ الآنَ، بَيْتٌ كَبِيرٌ.
Şimdi temizlenen ev, büyük bir evdir.
الْغُرْفَةُ الَّتِي تُنَظَّفُ الآنَ، غُرْفَةٌ كَبِيرَةٌ. : الْغُرْفَةُ الْمُنَظَّفَةٌ الآنَ، غُرْفَةٌ كَبِيرَةٌ.
Şimdi temizlenen ev, büyük bir evdir.

Aşağıdaki bilgilerden istifade ederek anlamlı bir cümle kurunuz?
Döven: Ayşe + dövülen: Halit + dövmenin yapıldığı yer: cadde + dövmenin yapıldığı zaman: dün + dövmenin sebebi: kendisine küfretmesi + Hasan’ın döverkenki hâli: gülmek + Eylem: bitmiş

Cevap: Ayşe, dün, caddede, Halit’i, kendisine küfrettiği için gülerek dövdü.

الضَّارِبَةُ (فَاعِلَة): عَائِشَة + الْمَضْرُوب (مَفْعُول) : خَالِد + الْمَكَان الْمَضْرُوب فِيهِ (الْمَفْعُول فِيهِ): الشَّارِع + الزَّمَان الْمَضْرُوب فِيهِ : أَمْسِ + السَّبَب الْمَضْرُوب لَهُ (مَفْعُول لَهُ) : شَـتْمه إيَّاهَا  + الْحَال الْمَضْرُوب فِيهِ (حَال) : ضَحَك + الْفِعْل : مَاضٍ

الجواب: ضَرَبَتْ عَائِشَةُ خَالِداً أَمْسِ فِي الشَّارِعِ ضَاحِكَةً لِشَتْمِهِ إيَّاهَا.


27 Aralık 2015 Pazar

temel cumle yapisi (+ isim tamlaması)

temel cümle yapıları ve isim tamlaması

Arapçada isim cümlesi, 6+1 toplam 7 farklı kalıpta ortaya çıktığını söylemiştik. Bunları, mübteda ve haber öğelerinin zamir değerleriyle aşağıdaki şekilde formülleştirmek mümkündür.
1) هُوَ هُوَ. المثال: الطَّالِبُ ذَكِيٌّ.
2) هُمَا هُمَا. المثال: الطَّالِبَانِ ذَكِيَّانِ.
3) هُمْ هُمْ. المثال: الطُّلَّابُ أَذْكِيَاءُ.
4) هِيَ هِيَ. المثال: الطَّالِبَةُ ذَكِيَّةٌ.
5) هُمَا هُمَا. المثال: الطَّالِبَتَانِ ذَكِيَّتَانِ.
6) هُنَّ هُنَّ. المثال: الطَّالِبَاتُ ذَكِيَّاتٌ.

+ 7) هِيَ هِيَ. المثال: الْكِلَابُ ذَكِيَّةٌ.
1) Öğrenci zekidir. (müzekker tekil isim + müzekker tekil isim)
2) Öğrenciler zekidir. (müzekker ikil isim + müzekker ikil isim)
3) Öğrenciler zekidir. (müzekker çoğul isim + müzekker çoğul isim)
4) Öğrenci zekidir. (müennes tekil isim + müennes tekil isim)
5) Öğrenciler zekidir. (müennes ikil isim + müennes ikil isim)
6) Öğrenciler zekidir. (müennes çoğul isim + müennes çoğul isim)
+ 7) Köpekler zekidir. (akıl çoğul ya da tekil müennes + akılsız çoğul ya da tekil müennes)

Not: Türkçe çevirilerin aynı olması (1 ile 5 nolu cümleler ve 2, 3 ile 5, 6 nolu cümleler), Türkçede tesniye (ikillik) ve te'nîs (dişillik) özelliği bulunmamasından kaynaklanıyor. Bu da gösteriyor ki, ister müzekker olsun ister müennes Arapça iki farklı yapı Türkçeye, tek bir şekilde tercüme edilir. Yine, ister ikil olsun ister çoğul olsun Arapça iki farklı yapı Türkçeye, tek bir şekilde tercüme edilir. Müennes ve müzekker isimlerin ikil ya da çoğul olması için de aynı durum geçerlidir. Oysa, Türkçe bir cümleyi Arapçaya tercüme ederken kelimenin Arapçada müzekker mi müennes mi, ikil mi çoğul mu olduğu önceden belirlenmelidir.

Bu farklı temel yedi yapı, Arapça isim cümlelerini özetlemektedir. İlgili cümle yapıları örneklendirilirken, sadece tek kelimeden oluşan örnekler verilmiştir. En az iki kelimeden oluşan yapılar ise kelime gruplarıdır. Kelime grupları, en az iki kelimeden oluşan ve cümlenin tek bir öğesine karşılık gelen bütündür. Farklı kelime grupları biraraya gelerek yepyeni bir kelime grubu (karmaşık kelime grubu) oluşturabilir. Karmaşık kelime grubu, çooooook sayıda kelimeden ya da kelime gruplarından oluşabilir. Kelime grupları, bütün olarak, hakkında sözedilen şeye/kişiye göre yukarıdaki 7 temel kalıptan birine karşılık gelir.

Tek bir cümle öğesine karşılık gelebilen en yaygın kelime gruplarından biri, isim tamlamasıdır.
İsim tamlaması: En az iki isimden oluşur. Arapça isim tamlaması kurarken, iki isimden asıl olan (kendinden bahsedilen) eleman önce, tamamlayıcı eleman ise peşinden getirilir.

1) صَدِيقُ حَسَنٍ
2) كِتَابُ الطَّالِبِ
3) لَوْنُ الْكِتَابِ
4) جَمَالُ اللَّوْنِ
1) Hasan'ın arkadaşı
2) Öğrencinin kitabı
3) Kitabın rengi
4) Rengin güzelliği

1) أَصْدِقَاءُ حَسَنٍ
2) كُتُبُ الطَّالِبِ
3) كُتُبُ الطُّلَّابِ
4) أَلْوَانُ الْكُتُبِ
1) Hasan'ın arkadaşları
2) Öğrencinin kitapları
3) Öğrencilerin kitapları
4) Kitapların renkleri

Not: İsim tamlamasında, hakkında sözedilen asıl eleman, birinci isim yani muzâf'tır. Muzaf ismin zamir değeri, isim tamlamasının da zamir değerini verir. Örneğin, mübteda öğesine karşılık gelen isim tamlamasının muzaf elemanın zamir değeri ile haber öğesinin zamir değeri aynı olmalıdır.
صَدِيقُ حَسَنٍ ذَكِيٌّ.
Hasan'ın arkadaşı, zekidir. (O, odur / Huve huve.).

İsim tamlaması, belirtili/takılı isim tamlaması ya da belirtisiz/takısız isim tamlaması olabilir.
Öğrencinin kitabı: Belirtili isim tamlaması
Bir öğrencinin kitabı: Belirtisiz isim tamlaması
Belirtili İsim Tamlaması: Tamlayanı (muzafileyhi) marife olan tamlamalardır.
Belirtisiz İsim Tamlaması: Tamlayanı (muzafileyhi) nekra olan tamlamalardır.
Yukarıdaki tamlamalarda muzafileyh (tamlayan) marife olduğu için, muzaf (tamlanan) da zorunlu olarak marife olmuştur.

Eğer muzafileyh (tamlayan) nekra olursa, muzaf (tamlanan) da zorunlu olarak nekra olacaktır. Aşağıdaki tamlamaların tümü (her iki öğesi de)  nekradır. Arapça kelime ya da terkiplerin marife ya da nekra oluşu, her zaman Türkçe çevirilere yansıtılamadığı/yansıtılamayacağı farkedilecektir.
1) كِتَابُ طَالِبٍ / كِتَابُ طَالِبَةٍ
2) كُتُبُ طَالِبٍ / كُتُبُ طَالِبَةٍ
3) كُتُبُ طُلَّابٍ / كُتُبُ طَالِبَاتٍ

4) كُتُبُ طَالِبَيْنِ / كُتُبُ طَالِبَتَيْنِ
5) كِتَابَا طَالِبٍ / كِتَابَا طَالِبَةٍ

1) bir (erkek) öğrencinin kitabı / bir (bayan) öğrencinin kitabı
2) bir (erkek) öğrencinin kitapları / bir (bayan) öğrencinin kitapları
3) (erkek) öğrencilerin kitapları  / (bayan) öğrencilerin kitapları
4) (iki erkek) öğrencilerin kitapları  / (iki bayan) öğrencilerin kitapları
5) bir (erkek) öğrencinin (iki) kitapları / bir (bayan) öğrencinin (iki) kitapları

İster belirtili olsun ister belirtisiz, isim tamlamasının muzafileyh elemanı her zaman mecrûrdur. İsim tamlamasının muzaf elemanı ise
a) Tenvin almaz,
b) İkil ya da çoğul vâvı almaz,
c) Muzafın harekesini belirleyen şey, terkip ya da cümle içerisinde bulunduğu yerdir.
1) مُدَرِّسَا الْمَدْرَسَةِ 
2) مُدَرِّسَتَا الْمَدْرَسَةِ 
3) مُدَرِّسُو الْمَدْرَسَةِ

4) مُدَرِّسَا مَدْرَسَةٍ 
5) مُدَرِّسَتَا مَدْرَسَةٍ
6) مُدَرِّسُو مَدْرَسَةٍ
1) Okulun öğretmenleri (ikil ve müzekker) 
2) Okulun öğretmenleri (ikil ve müennes) 
3) Okulun öğretmenleri (çoğul ve müzekker)

4) Bir okulun öğretmenleri (ikil ve müzekker) 
5) Bir okulun öğretmenleri (ikil ve müennes) 
6) Bir okulun öğretmenleri (çoğul ve müzekker)

Örnek Cümleler:

1) هَذَا كِتَابُ طَالِبٍ.
2) هَذَا كِتَابُ الطَّالِبِ.
3) هَذِهِ مَجَلَّةُ طَالِبَةٍ.
4) هَذِهِ مَجَلَّةُ الطَّالِبَةِ.
5) هَذَانِ مُدَرِّسَا مَدْرَسَةٍ.
6) هَذَانِ مُدَرِّسَا الْمَدْرَسَةِ.
7) هَاتَانِ مُدَرِّسَتَا مَدْرَسَةٍ.
8) هَاتَانِ مُدَرِّسَتَا الْمَدْرَسَةِ.
9) هَؤُلَاءِ مُدَرِّسُو مَدْرَسَةٍ.
10) هَؤُلَاءِ مُدَرِّسُو الْمَدْرَسَةِ.
11) هَؤُلَاءِ مُدَرِّسَاتُ مَدْرَسَةٍ.
12) هَؤُلَاءِ مُدَرِّسَاتُ الْمَدْرَسَةِ.
13) هَؤُلَاءِ طُلَّابُ مَدْرَسَةٍ.
14) هَؤُلَاءِ طُلَّابُ الْمَدْرَسَةِ.
15) هَؤُلَاءِ طَالِبَاتُ مَدْرَسَةٍ.
16) هَؤُلَاءِ طَالِبَاتُ الْمَدْرَسَةِ.

1) Bu, bir (erkek) öğrencinin kitabıdır.
2) Bu, (erkek) öğrencinin kitabıdır.
3) Bu, bir (bayan) öğrencinin dergisidir.
4) Bu, (bayan) öğrencinin dergisidir.
5) Bunlar, bir okulun (iki) öğretmenidir / bir okulun öğretmenleridir. 
6) Bunlar, okulun (iki) öğretmenidir / okulun öğretmenleridir.
7) Bunlar, bir okulun (iki bayan) öğretmenleridir / bir okulun öğretmenleridir.
8) Bunlar, okulun (iki bayan) öğretmenleridir / okulun öğretmenleridir.
9) Bunlar, bir okulun (erkek) öğretmenleridir / okulun öğretmenleridir.
10) Bunlar, okulun (erkek) öğretmenleridir / okulun öğretmenleridir.
11) Bunlar, bir okulun (bayan) öğretmenleridir.
12) Bunlar, okulun (bayan) öğretmenleridir.
13) Bunlar, bir okulun (erkek) öğrencileridir.
14) Bunlar, okulun (erkek) öğrencileridir.
15) Bunlar, bir okulun (bayan) öğrencileridir.
16) Bunlar, okulun (bayan) öğrencileridir.

1) كِتَابُ الطَّالِبِ قَدِيمٌ.
2) مَجَلَّةُ الطَّالِبَةِ قَدِيمَةٌ.
3) مُدَرِّسَا الْمَدْرَسَةِ جَدِيدَانِ.
4) مُدَرِّسَتَا الْمَدْرَسَةِ جَدِيدَتَانِ.
5) مُدَرِّسُو الْمَدْرَسَةِ جُدُدٌ.
6) مُدَرِّسَاتُ الْمَدْرَسَةِ جَدِيدَاتٌ.
7) طُلَّابُ الْمَدْرَسَةِ جُدُدٌ.
8) طَالِبَاتُ الْمَدْرَسَةِ جَدَيدَاتٌ.
1) Öğrencinin kitabı, eskidir.
2) Öğrencinin dergisi, eskidir.
3) Okulun öğretmenleri, yenidir.
4) Okulun öğretmenleri, yenidir.
5) Okulun öğretmenleri, yenidir. 
6) Okulun öğretmenleri, yenidir.
7) Okulun öğrencileri, yenidir.
8) Okulun öğrencileri, yenidir.

1) خَرَجَتْ مُدَرِّسَةُ الْمَدْرَسَةِ.
2) خَرَجَ مُدَرِّسُ الْمَدْرَسَةِ.
3) خَرَجَتْ مُدَرِّسَتَا الْمَدْرَسَةِ.
4) خَرَجَ مُدَرِّسَا الْمَدْرَسَةِ.
5) خَرَجَتْ مُدَرِّسَاتُ الْمَدْرَسَةِ.
6) خَرَجَ مُدَرِّسُو الْمَدْرَسَةِ.
1) Okulun öğretmeni (bayan), sınıftan çıktı..
2) Okulun öğretmeni (erkek), sınıftan çıktı..
3) Okulun öğretmenleri (iki tane bayan), sınıftan çıktı.
4) Okulun öğretmenleri (iki tane erkek), sınıftan çıktı.
5) Okulun öğretmenleri (çoğul bayan), sınıftan çıktı.
6) Okulun öğretmenleri (çoğul erkek), sınıftan çıktı.


1) قَرَأْتُ كِتَابَ الطَّالِبِ. / قَرَأْتُ كِتَابَ الطَّالِبَةِ.
2) قَرَأْتُ كِتَابَ طَالِبٍ. / قَرَأْتُ كِتَابَ طَالِبَةٍ.
3) قَرَأْتُ مَجَلَّةَ الطَّالِبِ. / قَرَأْتُ مَجَلَّةَ الطَّالِبَةِ.
4) قَرَأْتُ مَجَلَّةَ طَالِبٍ. / قَرَأْتُ مَجَلَّةَ طَالِبَةٍ.
1) Öğrencinin kitabını okudum.
2) Bir öğrencinin kitabını okudum.
3) Öğrencinin dergisini okudum.
4) Bir öğrencinin dergisini okudum.


1) رَأَيْتُ مُدَرِّسَةَ الْمَدْرَسَةِ.
2) رَأَيْتُ مُدَرِّسَ الْمَدْرَسَةِ.
3) رَأَيْتُ مُدَرِّسَتَيْ الْمَدْرَسَةِ.
4) رَأَيْتُ مُدَرِّسَيْ الْمَدْرَسَةِ.
5) رَأَيْتُ مُدَرِّسَاتِ الْمَدْرَسَةِ.
6) رَأَيْتُ مُدَرِّسِي الْمَدْرَسَةِ.
1) Okulun öğretmenini (bayan) gördüm.
2) Okulun öğretmenini (erkek) gördüm.
3) Okulun öğretmenlerini (iki tane bayan) gördüm.
4) Okulun öğretmenlerini (iki tane erkek) gördüm.
5) Okulun öğretmenlerini  (çoğul bayan) gördüm.
6) Okulun öğretmenlerini  (çoğul erkek) gördüm.

Yukarıdaki cümlelerde mübteda, haber, fâil ve mef'ûlbih öğelerine karşılık kullanılan isim cümlelerine örnekler verilmiştir.

Fiil cumlesi ve yardımcı ogeleri (5 mef'ûller ve hâl)

Fiil cümlesi ve yardımcı ögeleri (fiil + merfû ismi + mansûb ögeleri)

Bir fiilin alabileceği ve tümü de mansûb olan yardımcı/tamamlayıcı öğeler, şunlardır:
1) Mef'ûlbih (sarîh): Fiilden direkt ya da dolaylı olarak etkilenen öğe olup, fiile sorulan "kimi, kime, neyi, kim, ne, kiminle, nereden..." gibi soruların MANSÛB cevabıdır.
1) أَكَلْتُ تُفَّاحَةً.
2) رَأَيْتُ حَسَناً.
3) شَكَرْتُ حَسَناً.
4) صَافَحْتُ حَسَناً.
5) غَادَرْتُ الْمَدِينَةَ.
6) قَرَأْتُ رِوَايَةً.
1) Bir elma yedim.
2) Hasan'ı gördüm.
3) Hasan'a teşekkür ettim.
4) Hasanla tokalaştım.
5) Şehirden ayrıldım.
6) Bir roman okudum.
Not: Bir fiilin, nesnesini direkt olarak mı harf-i cer vâsıtasıyla mı aldığını ancak fiilin kullanımından (sözlüğe/bilene) sorarak öğrenebiliriz. Dolayısıyla fiil, kullanımı ile birlikte ezberlenmelidir

2) Mef'ûlbih gayr-ı sarîh: Fiilden direkt ya da dolaylı olarak etkilenen öğe olup, fiile sorulan "kimi, kime, neyi, kim, ne, kiminle, nereden, nereye..." gibi soruların CÂR-MECRÛR'dan oluşan cevabıdır.
1) وَصَلْتُ إلَى الْبَيْتِ.
2) رَجَعْتُ مِنَ الْعُطْلَةِ.
3) سَلَّمْتُ عَلَى حَسَنٍ.
4) اِقْتَرَبَ الطِّفْلُ مِنَ الْأَسَدِ.
5) اِبْتَعَدَ الطِّفْلُ عَنِ الْأَسَدِ.
6) اِهْتَمَّ الرَّجُلُ بِالنَّظَافَةِ.

1) Eve ulaştım.
2) Tatilden döndüm.
3) Hasan'a selam verdim.
4) Çocuk, aslana yaklaştı.
5) Çocuk, aslandan uzaklaştı.
6) Adam, temizliğe önem verdi.

Not: Bir fiil, nesnesini harf-i cer vâsıtasıyla alıyorsa, hangi harf-i cer vâsıtasıyla aldığını ancak fiilin kullanımından (sözlüğe/bilene) sorarak öğrenebiliriz. Dolayısıyla fiil, kullanımı ile birlikte ezberlenmelidir.

3) Mef'ûlfih: Fiilin gerçekleştiği/gerçekleştirildiği  yer ya da zamanı bildiren bir öğe olup, "NEREDE, NE ZAMAN, NE KADAR MESAFE, NE KADAR SÜRE" sorularının MANSÛB ya da CÂR-MECRÛR'dan oluşan cevabıdır.
1) خَرَجْتُ مِنَ الْبَيْتِ مَسَاءً.
2) خَرَجْتُ مِنَ الْبَيْتِ فِي الْمَسَاءِ.
3) سَكَنْتُ فِي الْمَدِينَةِ سَنَتَيْنِ.
4) تَخَرَّجْتُ فِي الْجَامِعَةِ قَبْلَ سَنَتَيْنِ.
5) جَلَسْتُ تَحْتَ الشَّجَرَةِ.
6) جَلَسْتُ فِي ظِلِّ الشَّجَرَةِ.
7) جَلَسْتُ خَارِجَ الْبَيْتِ.
8) مَشَيْتُ مِيلَيْنِ.
1) Evden, akşam çıktım.
2) Evden, akşam çıktım.
3) Şehirde iki yıl oturdum/kaldım.
4) İki yıl önce üniversiteden mezun oldum.
5) Ağacın altında oturdum.
6) Ağacın gölgesinde oturdum.
7) Evin dışında oturdum.
8) İki mil yürüdüm.

4) Mef'ûllieclih: Fiilin gerçekleşme/gerçekleştirilme sebebini/gerekçesini bildiren bir öğe olup, "NİÇİN, NEDEN" sorularının MANSÛB (mastar) ya da CÂR-MECRÛR'dan oluşan cevabıdır.
1) اِبْتَعَدْتُ عَنِ الْأَسَدِ خَوْفاً مِنْهُ.
2) ذَهَبْتُ إلى السُّوقِ لِلتَّجَوُّلِ.
3) ذَهَبْتُ إلى السوقِ لِأَتَجَوَّلَ.
1) Aslandan, ondan korktuğum için uzaklaştım.
2) Çarşıya, dolaşmak için gittim.
3) Çarşıya, dolaşmak için gittim.

5) Mef'ûlmutlak: Fiili gerçekleştiğini/ gerçekleştirildiğini pekiştirmek, nasıl gerçekleştiğini/ gerçekleştirildiğini ya da kaç kere gerçekleştiğini/ gerçekleştirildiğini bildirmek için fiilden sonra getirilen, aynı fiilin MANSÛB mastarıdır.
1) نَجَحْتُ فِي الْاِمْتِحَانِ نَجَاحاً.
2) خَرَجْتُ مِنَ الصَّفِّ خُرُوجاً سَرِيعاً.
3) خَرَجْتُ هَذَا الْيَوْمَ مِنَ الْبَيْتِ خَرْجَتَيْنِ.
1) İmtihanda başarılı oldum (aksini düşünmeyin).
2) Sınıftan, hızlı bir şekilde çıktım.
3) Bugün evden iki kez çıktım.
Not: Mef'ûlmutlak ve mef'ûllieclih öğelerini cümle içinde kullanabilmek için, fiilleri, mastarlarıyla birlikte ezberlemek gerekir. Özellikle üç kök harfi mücerret fiillerin mastarları, fiille birlikte öğrenilmelidir.

6) Mef'ûlmaah: Fiilin kimin/neyin yanında gerçekleştiğini/gerçekleştirildiğini bildiren ve VÂV harfinden sonra gelen mansûb isimdir. Bu fonksiyonda kullanılan vâv'a, birliktelik vâv'ı (vâv-ı maiyye) denir.
1) مَشَيْتُ وَالنَّهْرَ.
2) اِسْتَمَعْتُ إلَى الْأَخْبَارِ وَحَسَناً.
1) Nehir boyunca yürüdüm.
2) Haberleri, Hasan'ın yanında dinledim.

7) Hâl: Fiilin gerçekleşme/gerçekleştirilme ânında, cümle içinde geçen bir ismin hâlini /durumunu / pozisyonunu bildirmek için kullanılan MANSÛB öğedir. Hâl, ilgili isimle bağlantılı olarak fiile yönetilen "NASIL" sorusunun cevabıdır.
1) خَرَجَ حَسَنٌ مِنَ الصَّفِّ مُبْتَسِماً.
2) دَخَلَ الْمُدَرِّسُ فِي الصَّفِّ غَاضِباً.
3) خَرَجَتِ زَيْنَبُ مِنَ الصَّفِّ مُبْتَسِمَةً.
4) دَخَلَتِ الْمُدَرِّسَةُ فِي الصَّفِّ غَاضِبَةً.
1) Hasan, sınıftan gülümseyerek çıktı.
2) Öğretmen, sınıfa kızgın bir şekilde (öfkeli) girdi.
3) Zeynep, sınıftan gülümseyerek çıktı.
4) Öğretmen, sınıfa kızgın bir şekilde (öfkeli) girdi.

(İrap yaparken, bu öğelerden biri mebnî olursa ya da mebnî konumunda kabul edilen bir yapı olarak gelirse, onların, nasb mahallinde olduğu söylenir.)

Tamamlayıcı öğelerin hepsi, fiille bağlantılı öğelerdir. Fiil gibi cümle öğesi alabilen yapılar (ki bunlara fiilimsiler denir) da bu öğeleri alabilirler.
1) أَسْعَدَنِي خُرُوجُ حَسَنٍ مِنَ الصَّفِّ أَمْسِ مُبْتَسِماً.
2) أَسْعَدَنِي خُرُوجُ زَيْنَبَ مِنَ الصَّفِّ أَمْسِ مُبْتَسِمَةً.
3) حَسَنٌ خَارِجٌ مِنَ الصَّفِّ الْآنَ مُبْتَسِماً خُرُوجاً سَرِيعاً.
4) هَلْ سَمِعْتَ ضَرْبَ حَسَنٍ عَلِيّاً فِي الصَّبَاحِ أَمَامَ الْبَيْتِ ضَرْباً شَدِيداً لَخَطَئِهِ.
1) Hasan'ın, sınıftan gülümseyerek çıkışı, beni mutlu etti.
2) Zeynep'in, sınıftan gülümseyerek çıkışı, beni mutlu etti.
3) Hasan, sınıftan şimdi gülümseyerek hızlı bir şekilde çıkıyor.
4) Hasan'ın, dün, hatasından dolayı, Ali'yi evin önünde şiddetli bir şekilde dövdüğünü duydun mu?

Tâm fiiller, geçişli (müteaddî) ve geçişsiz (lâzım) olmak üzere iki temel gruba ayrılırlar.
Lâzım fiiller, mef'ûlbih (sarîh) öğesi alamayan fiillerdir. Mef'ûlbih (sarîh) öğesi alabilen fiillere, müteaddî fiiller denir. Buna göre, lâzım fiiller mef'ûlbih (sarîh) dışındaki diğer tüm öğeleri alabilirler. müteaddî fiiller ise yukarıdaki tüm mansûb öğeleri alabilir. Hatta bazı müteaddi fiiller, farklı iki ya da farklı üç mef'ûlbih alabilirler. Arapçada fiillerin çoğu tek mef'ûlbih alır. Üç mef'ûlbih alabilen fiillerin sayısı ise sayılıdır.
Not: Yukarıda zikredilen tüm hususlar, fiillerin her üç siygası (mazi, muzari ve emir siygaları) için de geçerlidir. Fiilden türetilen ve fiil gibi cümle öğesi alan tüm sözcükler (mastar, ismifail, ismimeful, sıfatımüşebbehe...) de yukarıda zikredilen öğeleri alabilirler.

Fiil cumlesi ve temel ogeleri (fiil + merfû ismi)

Fiil cümlesi, "fiil+merfû isim"den oluşan bir yapıdır.

Fiiller, ma'lûm (etken) çatılı ya da meçhûl (edilgen) çatılı olabilir. Ma'lûm çatılı bir fiilin merfû ismine fâil (özne), meçhûl çatılı bir fiilin merfû ismine ise nâib-i fâil (sözde özne) denir.

Buna göre fiil cümlesi "ma'lûm fiil+fâil" YA DA "meçhûl fiil+nâib-i fâil" şeklinde oluşur.

Aşağıdakiler, ma'lûm çatılı mazi fiillere (1-4 nolu cümleler), ma'lûm çatılı muzari fiillere (5-8 nolu cümleler) ve ma'lûm çatılı emir fiillerine (9-12 nolu cümleler) örnektir.
1) جَلَسَ الرَّجُلُ.
2) كَتَبَ حَسَنٌ.
3) جَلَسَتِ الْمَرْأَةُ.
4) كَتَبَتْ زَيْنَبُ.
1) Adam, oturdu.
2) Hasan, yazdı.
3) Kadın, oturdu.
4) Zeynep, yazdı.
Not: Mazi fiiller, -genel olarak- bitmiş eylemlerin ifadesinde kullanılır.

5) يَجْلِسُ الرَّجُلُ.
6) يَكْتُبُ حَسَنٌ.
7) تَجلِسُ الْمَرْأَةُ.
8) تَكْتُبُ زَيْنَبُ.
5) Adam, oturuyor/oturur/oturacak.
6) Hasan, yazıyor/yazar/yazacak.
7) Kadın, oturuyor/oturur/oturacak.
8) Zeynep, yazıyor/yazar/yazacak.
Not: Muzari fiiller, -genel olarak- bitmemiş eylemlerin ifadesinde kullanılır.
9) اِجْلِسْ، يَا رَجُلُ!
10) اُكْتُبْ، يَا حَسَنُ!
11) اِجْلِسِي يَا امْرَأَةُ!
12) اُكْتُبِي، يَا زَيْنَبُ!
9) Ey adam! Otur.
10) Ey Hasan! Yaz.
11) Ey kadın! Otur.
12) Ey Zeynep! Yaz.
Not: Emir fiilleri, talep/istek için kullanılır. Arapça emir fiilleri, sadece 2. şahıs zamirleriyle kullanılır.

Aşağıdakiler, meçhûl çatılı mazi fiillere (1-4 nolu cümleler) ve meçhûl çatılı muzari fiillere (5-8 nolu cümleler) örnektir. Meçhûl çatılı emir fiili yoktur.
1) كُتِبَ الدَّرْسُ.
2) ضُرِبَ حَسَنٌ.
3) كُتِبَتِ الرِّسَالَةُ.
4) ضُرِبَتْ زَيْنَبُ.
1) Ders, yazıldı.
2) Hasan, dövüldü.
3) Mektup, yazıldı.
4) Zeynep, dövüldü.
5) يُكْتَبُ الدَّرْسُ.
6) يُضْرَبُ حَسَنٌ.
7) تُكْتَبُ الرِّسَالَةُ.
8) تُضْرَبُ زَيْنَبُ.
5) Ders, yazılıyor/yazılır.
6) Hasan, dövülüyor/dövülür.
7) Mektup, yazılıyor/yazılır.
8) Zeynep, dövülüyor/dövülür.
Not: Meçhûl çatılı muzari fiillerden emir, türetilebilir (bkz. 9-12 nolu cümleler)
9) لِيُكْتَبِ الدَّرْسُ.
10) لِيُضْرَبْ حَسَنٌ.
11) لِتُكْتَبِ الرِّسَالَةُ.
12) لِتُضْرَبْ زَيْنَبُ.
9) Ders, yazılsın.
10) Hasan, dövülsün.
11) Mektup, yazılsın.
12) Zeynep, dövülsün.

Ma'lûm çatılı ve meçhûl çatılı fiillere, tâm fiiller denir. Çünkü bunlar, merfû isimleriyle birlikte tek başlarına bir yargı bildirebilirler. Merfû ismiyle birlikte tek başlarına yargı bildiremeyen fiillere ise nâkıs fiiller denir ki, bunlara yardımcı fiiller de denilebilir. Yardımcı fiiller, yargı bildirebilmeleri için iki öğeden oluşan isim cümlesinin başına gelirler. Yani, örneğin kâne ve benzerleri birer nâkıs fiil olup, merfû isimleriyle birlikte tek başlarına yargı bildirmezler; onlar, yargı bildirmek için ikinci bir öğeye (habere: yükleme) ihtiyaç duyarlar. Oysa, yukarıda örneklendirdiğimiz tam fiillerin bizatihi kendileri birer yüklemdir; merfû isimleri ise öznedir. Bu sebeple, örneğin kâne fiilinin merfû öğesine kâne'nin ismi (kâne'nin öznesi), yargı bildirebilmesi için ihtiyaç duyduğu ikinci öğeye yani haber öğesine ise kâne'nin haberi (kâne'nin yüklemi) denilmiştir.
1) كَانَ الرَّجُلُ سَعِيداً.
2) كَانَ حَسَنٌ طَبِيباً.
3) كَانَتِ الْمَرْأَةُ سَعِيدَةً.
4) كَانَتْ زَيْنَبُ طَبِيبَةً.
1) Adam, mutluydu.
2) Hasan, doktordu.
3) Kadın, mutluydu.
4) Zeynep, doktordu.
5) سَيَكُونُ الرَّجُلُ سَعِيداً.
6) سَيَكُونُ حَسَنٌ طَبِيباً.
7) سَتَكُونُ الْمَرْأَةُ سَعِيدَةً.
8) سَتَكُونُ زَيْنَبُ طَبِيبَةً.
5) Adam, mutlu olacak.
6) Hasan, doktor olacak.
7) Kadın, mutlu olacak.
8) Zeynep, doktor olacak.



Buna göre fiil cümlesi "ma'lûm fiil+fâil" YA DA "meçhûl fiil+nâib-i fâil" VEYAHUT "nâkıs fiil+ismi+haberi" şeklinde karşımıza üç farklı yapıda çıkar.

temel cumle yapisi 7 (hiye hiye.) ve özel durumlar

temel cumle yapisi 7 (HİYE HİYE) ve özel durumlar

"akılsız çoğul ismi + tekil müennes isim" YA DA "tekil müennes isim + akılsız çoğul ismi"

Akılsız çoğul isimleri (insanlar ve insanla ilgili vasıflar dışındaki her şey yani hayvan, bitki ve cansız varlığa delalet eden isimler ve bunların sıfatları), tekil müennes kabul edilir. Yani akılsız bir varlığın çoğul ismi, yerine bir zamir getirilmesi istenirse bu, HİYE (هِيَ) olur.

Not: Mübteda, akılsız çoğul ismi olduğunda haber, tekil müennes olarak gelir. Buna paralel olarak, akılsız çoğul isimlere işaret ederken HÂZİHİ (هَذِهِ), akılsız çoğul isimlerden zamirle söz ederken HİYE (هِيَ) kullanırız.

1) هَذِهِ كِلَابٌ. هِيَ أَلِيفَةٌ.
2) الْقُمْصَانُ وَالْأَثْوَابُ نَظِيفَةٌ وَمَكْوِيَّةٌ.
3) الْبُيُوتُ نَظِيفَةٌ وَالْغُرَفُ مُرَتَّبَةٌ.
4) الشَّوَارِعُ وَالْمَيَادِينُ ضَيِّقَةٌ وَمُزْدَحِمَةٌ.
5) الْقَهْوَةُ وَالشَّايُ والْمَاءُ بَارِدَةٌ.
6) الْكَلْبُ وَالْقِطَّةُ وَالْبَقَرَةُ أَلِيفَةٌ.
7) الْأَشْجَارُ مُثْمِرَةٌ. وَالْفَوَاكِهُ لَذِيذَةٌ.
8) الْأَقْلَامُ جَدِيدَةٌ. والْكُتُبُ قَدِيمَةٌ.
9) الْمَكْتَبَاتُ وَاسِعَةٌ.
10) السَّيَّارَاتُ حَمْرَاءُ.

1) Bunlar, köpek. Onlar, evcildir.
2) Gömlekler ve elbiseler, temiz ve ütülüdür.
3) Evler, temiz ve odalar, düzenlidir.
4) Caddeler ve meydanlar, dar ve kalabalıktır.
5) Kahve, çay ve su, soğuk.
6) Köpek, kedi ve inek, evcildir.
7) Ağaçlar, meyvelidir. Meyveler, lezzetlidir.
8) Kalemler yenidir. Kitaplar, eskidir.
9) Kütüphaneler, geniştir.
10) Otomobiller, kırmızı.

Not: Akılsız çoğul isimleri -ât eki almış olabilir. Akılsız çoğul isimleri, eksiz (düzensiz) çoğul da olabilir. Vâv aracılığıyla oluşturulmuş atıf terkibi, en az üç akılsız tekil isimden ya da biri ikil diğeri tekil akılsız isimden oluşuyorsa terkibin tümü, yine akılsız çoğul ismi olduğundan, tekil müennes kabul edilir.

Özel Durumlar
-Vâv aracılığıyla oluşturulmuş atıf terkibinde, biri akıllı, diğeri akılsız ismi geçiyorsa, toplamı akıllı ismi olur. (örnek: Hasan, araba ve kedi, evin bahçesindedir. cümlesinde "Hasan, araba ve kedi" öznesi yerine هُمْ zamiri getirilir). Yani akıl sahibi isimleri ile birlikte kullanılan akılsız isimleri de akıl sahibi isim haline gelir.
حَسَنٌ والسَّيَّارَةُ والْقِطَّةُ فِي الْحِديقَةِ. هُمْ في الحَدِيقَة.
Hasan, araba ve kedi, bahçededir. Onlar, bahçededir.

-Vâv aracılığıyla oluşturulmuş atıf terkibinde, biri akıl sahibi müzekker, diğeri/diğerleri müennes isim olan birkaç tane isim geçiyorsa, toplamı akıl sahibi müzekker isim olur. Yani akıl sahibi müzekker isimleri ile birlikte kullanılan müennes isimler de müzekker haline gelir.
حَسَنٌ وَعَائِشَةُ وَهَانْسُ سُعَدَاءُ.
Hasan, Ayşe ve Hans, mutlu.
الطَّالِبُ والْكِتَابُ وَالْقَلَمُ جُدُدٌ.
Öğrenci, kitap ve kalem, yeni.
الْمُسَافِرَةُ وَالْحِصَانُ وَالْكَلْبُ تَعِبَاتٌ.
Bayan yolcu, at ve köpek, yorgun.

temel cumle yapisi 6 (hunne hunne)


temel cumle yapisi 6 (HUNNE HUNNE.)

Not: Mübteda, çoğul (cem') ve müennes olduğunda, haber de çoğul (cem') ve müennes olur. Bu kural, akıl sahipleri (insanlar ve insanla ilgili vasıflar) için geçerlidir.

Zeynep, Ayşe ve Fatma, öğrencidir.
Zeynep, Ayşe ve Fatma: özne
öğrencidir: yüklem

1) زَيْنَبُ وَعَائِشَةُ وَفَاطِمَةُ طَالِبَاتٌ.
2) الطَّالِبَتَانِ وَالْمُدَرِّسَةُ نَشِيطَاتٌ.
3) نَحْنُ مُدَرِّسَاتٌ.
4) هَؤُلَاءِ مُمَرِّضَاتٌ.
5) الطَّالِبَاتُ جَمِيلَاتٌ.
6) الطَّبِيبَاتُ مَشْغُولَاتٌ.
7) الْإزْمِيرِيَّةُ وَالْإسْتَانْبُولِيَّةُ وَالسِّيوَاسِيَّةُ جَمِيلَاتٌ.
8) الْأُمَّهَاتُ رَحِيمَاتٌ.
9) هُنَّ طَبِيبَاتٌ.
10) الْخَادِمَاتُ مَاهِرَاتٌ.
1) Zeynep, Ayşe ve Fatma, öğrencidir.
2) Öğrenciler (ikil) ve öğretmen, dinçler.
3) Biz, öğretmeniz.
4) Bunlar, hemşireler.
5) Öğrenciler, güzeldir.
6) Doktorlar, meşguldür.
7) İzmirli, İstanbullu ve Sivaslı, güzeldir.
8) Anneler, merhametlidir
9) Onlar, doktordur.
10) Hizmetçiler, beceriklidir.

Not: Bir öğeyi ÇOĞUL (cem') yapmanın iki yolu vardır.
1) Bazı müennes isimlerin sonuna -ât ekini getirmek suretiyle çoğul yapılabilir. Bazı müennes isimler ise eksiz çoğuldurlar; onların çoğulları kuralsızdır.
2) Her üçü de tekil üç ayrı isim ya da biri ikil, diğeri tekil olan iki ayrı isim, vâv aracılığıyla atıf terkibi oluşturulabilir.

temel cumle yapisi 5 (hum hum)


temel cumle yapisi 5 (HUM HUM.)

Not: Mübteda, çoğul (cem') ve müzekker olduğunda, haber de çoğul (cem') ve müzekker olur. Bu kural, akıl sahipleri (insanlar ve insanla ilgili vasıflar) için geçerlidir.

Hasan, Muhammet ve Ali, öğrencidir.
Hasan, Muhammet ve Ali: özne
öğrencidir: yüklem

1) حَسَنٌ وَمُحَمَّدٌ وَعَلِيٌّ طُلَّابٌ.
2) الْعَالِمُ وَالْفَنَّانُ وَالسِّيَاسِيُّ شُبَّانٌ.
3) نَحْنُ مُدَرِّسُونَ.
4) هَؤُلَاءِ عُمَّالٌ.
5) الطُّلَّابُ جُمَلَاءُ.
6) هُمْ مُسِنُّونَ.
7) الْفَلَّاحُونَ مَاهِرُونَ.
8) هَؤُلَاءِ مَرْضَى.
9) الْوَالِدُ والطِّفْلَانِ تَعِبُونَ.
10) الطَّالِبَانِ والْمُدَرِّسُ مَرْضَى.

1) Hasan, Muhammet ve Ali, öğrencidir.
2) Âlim, sanatkar ve siyasetçi, gençtir.
3) Biz, öğretmeniz.
4) Bunlar, işçiler.
5) Öğrenciler, güzeldir.
6) Onlar, yaşlı.
7) Çiftçiler, becerikli.
8) Bunlar, hasta.
9) Baba ve iki çocuk, yorgunlar.
10) (iki) Öğrenciler ve öğretmen, hasta.

Not: Bir öğeyi ÇOĞUL (cem') yapmanın iki yolu vardır.
1) Bazı müzekker isimlerin sonuna -ûne ekini getirmek suretiyle çoğul yapılabilir. Bazı müzekker isimler ise eksiz çoğuldurlar; onların çoğulları kuralsızdır.
2) Her üçü de tekil üç ayrı isim ya da biri ikil, diğeri tekil olan iki ayrı isim, vâv aracılığıyla atıf terkibi oluşturulabilir.

temel cumle yapisi 4 (humâ humâ)

temel cümle yapısı 4 (HUMÂ HUMÂ.)

müsennâ isim (ikil isim) + müsennâ isim (ikil isim).

Not: Mübteda, ikil (müsennâ ) ve müennes olduğunda haber de ikil (müsennâ) ve müennes olur.

Zeynep ve Ayşe, (iki) öğrencidir.
Zeynep ve Ayşe: özne
(iki) öğrencidir: yüklem

1) زَيْنَبُ وَعَائِشَةُ طَالِبَتَانِ.
2) الْمُصَارَعَةُ وَالسِّبَاحَةُ مُفِيدَتَانِ.
3) نَحْنُ مُدَرِّسَتَانِ.
4) هَاتَانِ مَجَلَّتَانِ.
5) الطَّالِبَتَانِ جَمِيلَتَانِ.
6) الْغُرْفَتَانِ كَبِيرَتَانِ.
7) الْمَدِينَتَانِ مُزْدَحِمَتَانِ.
8) الْقَهْوَةُ وَالْغُرْفَةُ بَارِدَتَانِ.
9) الْعِمَارَتَانِ مُرْتَفِعَتَانِ.
10) الخَادِمَتَانِ مَاهِرَتَانِ.
1) Zeynep ve Ayşe, bir öğrencidir.
2) Güreşmek ve yüzmek, faydalıdır.
3) Biz, (iki) öğretmeniz.
4) Bunlar, (iki) dergidir.
5) Öğrenciler, güzeldir.
6) Odalar, büyüktür.
7) Şehirler, kalabalıktır.
8) Kahve ve oda, soğuktur.
9) Apartmanlar, yüksektir.
10) Hizmetçiler, beceriklidir.

Not: Bir öğeyi İKİL (müsennâ) yapmanın iki yolu vardır.
1) Bir ismin sonuna -âni ekini getirmek suretiyle ikil yapılabilir.
2) İki ayrı isim, vâv aracılığıyla atıf terkibi oluşturulabilir.

temel cumle yapisi 3 (humâ humâ)

temel cümle yapısı 3 (HUMÂ HUMÂ.)

müsennâ isim (ikil isim) + müsennâ isim (ikil isim).

Not: Mübteda, ikil (müsennâ ) ve müzekker olduğunda haber de ikil (müsennâ) ve müzekker olur.

Hasan ve Muhammet, (iki) öğrencidir.
Hasan ve Muhammet: özne
(iki) öğrencidir: yüklem

1) حَسَنٌ وَمُحَمَّدٌ طَالِبَانِ.
2) الْعِلْمُ وَالْفَنُّ مُفِيدَانِ.
3) نَحْنُ مُدَرِّسَانِ.
4) هَذَانِ قَلَمَانِ.
5) الطَّالِبَانِ جَمِيلَانِ.
6) الْبَيْتَانِ كَبِيرَانِ.
7) الشَّارِعَانِ مُزْدَحِمَانِ.
8) الْجَوُّ وَالشَّايُ بَارِدَانِ.
9) الْجَبَلَانِ مُرْتَفِعَانِ.
10) الْمَشْيُ وَالنَّوْمُ ضَرُورِيَّانِ.
1) Hasan ve Muhammet, (iki) öğrencidir.
2) İlim ve sanat, faydalıdır.
3) Biz, (iki) öğretmeniz.
4) Bunlar (bu ikisi), kalemdir.
5) Öğrenciler, güzeldir.
6) Evler, büyüktür.
7) Caddeler, kalabalıktır.
8) Hava ve çay, soğuktur.
9) Dağlar, yüksektir.


10) Yürümek ve uyumak, zorunludur.

Not: Bir öğeyi İKİL (müsennâ) yapmanın iki yolu vardır.
1) Bir ismin sonuna -âni ekini getirmek suretiyle ikil yapılabilir.
2) İki ayrı isim, vâv aracılığıyla atıf terkibi oluşturulabilir.

temel cumle yapisi 2 (hiye hiye)

temel cümle yapısı 2 (HİYE HİYE.)

müfret isim (tekil isim) + müfret isim (tekil isim).

Not: Mübteda, tekil ve müennes ise haber de tekil ve müennestir.

Zeynep, bir öğrencidir.
Zeynep: özne
bir öğrencidir: yüklem

1) زَيْنَبُ طَالِبَةٌ.
2) الرِّيَاضَةُ مُفِيدَةٌ.
3) أنَا مُدَرِّسَةٌ.
4) هَذِهِ مَجَلَّةٌ.
5) الطَّالِبَةُ جَمِيلَةٌ.
6) الْغُرْفَةُ كَبِيرَةٌ.
7) الْمَدِينَةُ مُزْدَحِمَةٌ.
8) الْقَهْوَةُ بَارِدَةٌ.
9) الْعِمَارَةُ مُرْتَفِعَةٌ.
10) النَّظَافَةُ ضَرُورِيَّةٌ.
1) Zeynep, bir öğrencidir.
2) Spor, faydalıdır.
3) Ben, bir öğretmenim.
4) Bu, bir dergidir.
5) Öğrenci, güzeldir.
6) Oda, büyüktür.
7) Şehir, kalabalıktır.
8) Kahve, soğuktur.
9) Apartman, yüksektir.
10) Temizlik, zorunludur.

temel cumle yapisi 1 (huve huve)

Arapçada temel cümle yapısı, isim cümlesidir ve isim cümlesi, mübteda (özne) ve haber (yüklem) olmak üzere en az ve en fazla iki öğeden oluşur. Türkçe bir isim cümlesini Arapçaya tercüme ederken şu hususlara dikkat etmek gerekir.
(1) Türkçe cümlenin özne ve yüklemi bulunur. Özne mübtedaya ve yüklem de habere karşılık getirilir.
(2) Arapça isim cümlesinde sözdizimi -genel olarak- önce mübteda, sonra da haber getirilmesi şeklindedir.
(3) Mübteda, -genellikle- marifedir. Haber ise -genellikle- nekradır.
Not: Bir öğenin genellikle marife olması onun nekra olmayacağını göstermez. Aynı şekilde bir öğenin genellikle nekra olması onun marife olmayacağını göstermez. "genellikle", yaygın kullanımı gösterir.
(4) Mübteda, tekil ise haber de tekildir. Mübteda, müzekker ise haber de müzekkerdir.

temel cümle yapısı 1 (HUVE HUVE.)

müfret isim (tekil isim) + müfret isim (tekil isim).

Hasan, bir öğrencidir.
Hasan: özne
bir öğrencidir: yüklem
Not: Arapçada ikil ve çoğul olmayan bir isim, zorunlu olarak tekil olduğundan, tercüme ederken "bir" sözcüğü ilave edilmez. Şu da var ki, Türkçe cümlede geçen "bir" sözcüğü, çoğu kere "belirsizlik" bildirmek için kullanılır. Arapça bir kelimeyi belirsiz hale getirmek için, onu "nekra" olarak kullanmak yeterlidir.
1) حَسَنٌ طَالِبٌ.
2) الْعِلْمُ مُفِيدٌ.
3) أنَا مُدَرِّسٌ.
4) هَذَا قَلَمٌ.
5) الطَّالِبُ جَمِيلٌ.
6) الْبَيْتُ كَبِيرٌ.
7) الشَّارِعُ مُزْدَحِمٌ.
8) الْجَوُّ بَارِدٌ.
9) الْجَبَلُ مُرْتَفِعٌ.
10) الْمَشْيُ ضَرُورِيٌّ.
1) Hasan, bir öğrencidir.
2) İlim, faydalıdır.
3) Ben, bir öğretmenim.
4) Bu, bir kalemdir.
5) Öğrenci, güzeldir.
6) Ev, büyüktür.
7) Cadde, kalabalıktır.
8) Hava, soğuktur.
9) Dağ, yüksektir.


10) Yürümek, zorunludur.

cumlenin temel ogeleri (özne ve yüklem) ve irap alametleri

Cümlenin temel öğeleri ve irap alametleri

Arapça bir cümle, yapısı gereği iki farklı yapıda: isim cümlesi ve fiil cümlesi olarak ortaya çıkar.

Arapça bir isim cümlenin en az ve en fazla iki temel öğesi vardır. Bunlar, mübteda (özne) ve haberdir (yüklem). İrap açısından her ikisi de merfû öğelerdir. Mübtedaya müsnetileyh (özne), habere ise müsnet (yüklem) de denir.
1) حَسَنٌ طَالِبٌ. (جملة اسمية)
2) حَسَنٌ فِي الصَّفِّ. (جملة اسمية)
3) حَسَنٌ خَرَجَ مِنَ الصَّفِّ. (جملة اسمية)
4) حَسَنٌ يَخْرُجُ مِنَ الصَّفِّ. (جملة اسمية)
1) Hasan, bir öğrencidir.
2) Hasan, sınıftadır.
3) Hasan, sınıftan çıktı.
4) Hasan, sınıftan çıkıyor.

Arapça bir fiil cümlesinin ise olmazsa olmaz iki temel öğesi vardır. Bunlar, fiil (yüklem) ve merfû isim. Ma'lûm fiilin merfû ismine fâil ve meçhûl fiilin merfû ismine nâib-i fâil denir. İrap açısından her ikisi de merfû öğelerdir. Fiile müsnet (yüklem), fâile ise müsnet ileyh (özne) de denir.
1) يَكْتُبُ حَسَنٌ رِسَالَةً.
2) كَتَبَ حَسَنٌ رِسَالَةً.

3) تَكْتُبُ زَيْنَبُ رِسَالَةً.
4) كَتَبَتْ زَيْنَبُ رِسَالَةً.

5) تُكْتَبُ رِسَالَةٌ.
6) كُتِبَتْ رِسَالَةٌ.
1) Hasan (fâil), bir mektup yazıyor.
2) Hasan (fâil), bir mektup yazdı.
3) Zeynep (fâil), bir mektup yazıyor.
4) Zeynep (fâil), bir mektup yazdı.
5) Bir mektup (nâib-i fail) yazılıyor.
6) Bir mektup (nâib-i fail) yazıldı.

Şu halde, cümle içinde merfû olarak ortaya çıkan, akla gelen ilk öğeler mübteda, haber, fâil ve nâib-i fâil olmalıdır.
Bir öğenin merfû olduğunu gösteren alamet, kelimenin yapısına göre değişiklik gösterir.
a) Tekil bir ismin merfu olduğunu gösteren alamet: DAMME
1) الطَّالِبُ ذَكِيٌّ.
2) خَرَجَ الطَّالِبُ. يَخْرُجُ الطَّالِبُ.
3) هَذَا طَالِبٌ.
4) نُصِحَ الطَّالِبُ. يُنْصَحُ الطَّالِبُ.
1) Öğrenci, zekidir.
2) Öğrenci, çıktı. Öğrenci, çıkıyor.
3) Bu, bir öğrencidir.
4) Öğrenciye nasihat edildi. Öğrenciye nasihat ediliyor.

b) İkil bir ismin merfu olduğunu gösteren alamet: ELİF
1) هَذَانِ طَالِبَانِ.
2) خَرَجَ الطَّالِبَانِ. يَخْرُجُ الطَّالِبَانِ.
3) الطَّالِبَانِ ذَكِيَّانِ.
4) نُصِحَ الطَّالِبَانِ. يُنْصَحُ الطَّالِبَانِ.
1) Bunlar, öğrencidir.
2) Öğrenciler, çıktı. Öğrenciler, çıkıyor.
3) Öğrenciler, zekidir.
4) Öğrencilere nasihat edildi. Öğrencilere nasihat ediliyor.

c) Çoğul bir ismin merfu olduğunu gösteren alamet: DAMME (düzenli dişil çoğullar ve düzensiz çoğullar için) ve VÂV (düzenli eril çoğullar için)
1) هَؤُلَاءِ طُلَّابٌ.
2) خَرَجَ الطُّلَّابُ. يَخْرُجُ الطُّلَّابُ.
3) الطُّلَّابُ أَذْكِيَاءُ.
4) نُصِحَ الطُّلَّابُ. يُنْصَحُ الطُّلَّابُ.

5) هَؤُلَاءِ طَالِبَاتٌ.
6) خَرَجَتِ الطَّالِبَاتُ. تَخْرُجُ الطَّالِبَاتُ.
7) الطَّالِبَاتُ ذَكِيَّاتٌ.
8) نُصِحَتِ الطَّالِبَاتُ. تُنْصَحُ الطَّالِبَاتُ.

9) هَؤُلَاءِ مُدَرِّسُونَ.
10) خَرَجَ الْمُدَرِّسُونَ. يَخْرُجُ الْمُدَرِّسُونَ.
11) الْمُدَرِّسُونَ مَشْغُولُونَ.
12) فُهِمَ الْمُدَرِّسُونَ. يُفْهَمُ الْمُدَرِّسُونَ.
1) Bunlar, öğrencidir.
2) Öğrenciler, çıktı. Öğrenciler, çıkıyor.
3) Öğrenciler, zekidir.
4) Öğrencilere nasihat edildi. Öğrencilere nasihat ediliyor.
5) Bunlar, öğrencidir.
6) Öğrenciler, çıktı. Öğrenciler, çıkıyor.
7) Öğrenciler, zekidir.
8) Öğrencilere nasihat edildi. Öğrencilere nasihat ediliyor.
9) Bunlar, öğretmendir.
10) Öğretmenler, çıktı. Öğretmenler, çıkıyor.
11) Öğretmenler, meşgul.
12) Öğretmenler, anlaşıldı. Öğretmenler, anlaşılıyor.

Merfû öğeye karşılık gelen yapı, mebnî bir isimse herhangi bir irap alameti olmaz. Çünkü, mebnî, son sesi hiçbir zaman değişmeyen yapı demektir. Örneğin şahıs zamirleri, ikilleri hâriç işaret zamirleri, ikilleri hâriç ism-i mevsûller... bunlardandır.

nahiv ilminin konusu

Nahiv (Terkip Bilgisi ve Sözdizimi), Arapça kelime grupları oluşturma ve öğelerin sözdizimini konu edinen, kelimenin ve öğelerin cümle içinde bulunduğu yere ve birlikte kullanıldığı edata bağlı olarak son harfinde meydana gelen ses değişmelerini inceleyen bir bilim dalıdır.
Arapça murap bir dildir. Sarf ilminin kurallarına uygun olarak türetilmiş bir kelime, terkip ya da cümle içine konulunca, bulunduğu yere göre son harfinde bazı ses (ya da harf) değişiklikleri meydana gelir. Bu ses değişimine i'râb denir.
Dilin anlamlı en küçük birimi cümledir. Cümle ise öğelerden oluşur. Cümle ister isim cümlesi olsun ister fiil cümlesi olsun, iki temel öğesi vardır. Bunlar, özne (müsnet ileyh) ve yüklemdir (müsnet). Bu iki öğe, cümlelerin zorunlu öğeleridir. Cümlenin diğer öğeleri ise tamamlayıcı öğelerdir. Nahiv ilmi aracılığıyla bu öğelerin sözdizimini ve öğelerin son harfinde meydana gelen ses değişmelerinin yönünü öğreniriz.
Cümle öğeleri ise ya tek kelimeden oluşur ya da çok kelimeden oluşur. En az iki kelime olmak üzere çok kelimeden oluşan ve bütün olarak tek bir öğeye karşılık gelen yapılara, kelime grupları (söz öbeği) denir. Nahiv ilmi aracılığıyla her bir kelime grubunun elemanlarının sözdizimini ve her bir kelimenin son harfinde meydana gelen ses değişikliklerini de öğreniriz.
Tek bir öğeye karşılık gelmek üzere Arapçada oluşturulan en yaygın kelime grupları şunlardır:
(1) İsim Tamlaması (muzâf+muzâfileyh)
(2) Sıfat Tamlaması (mevsûf+sıfat)
(3) Atıf Grubu (ma'tûfaleyh+ma'tûf)
(4) Cer Grubu (câr+mecrûr
(5) Temyiz Grubu (aded+ma'dûd)
(6) Bedel Grubu (Mubdelminh+bedel)
(7) Sıla Grubu (ismimevsul+sıla cümlesi)
(8) Sıla Grubu (müevvel mastar: mastar harfi+cümle)
.......
Arapça Cümle Öğeleri ise şunlardır:
İsim Cümlesi: Mübteda+haber
Fiil Cümlesi: Fiil (yüklem)+fâil+me'fûlbih+mef'ûlfih+mef'ûllieclih+mef'ûlmutlak...)