8 Ocak 2017 Pazar

Yaygın Kullanımlı Fiiller 1 (قَامَ)

Yaygın Kullanımlı Fiiller 1 (قَامَ)

· KÂME fiili, "kalkmak, ayağa kalkmak, kurulmak (ortaya çıkmak)" anlamlarına gelmektedir.

1) قَامَ الشَّابُّ مِنْ مَقْعَدِهِ وَقَعَدَ مكَانَهُ عَجُوزٌ.
2) قَامَ الرَّجُلُ وَمَشَى فِي الطَّرِيقِ.
3) قَامتْ الدولةُ العثمانية عامَ 1299.
1) Genç, oturduğu yerden kalktı ve yerine, bir yaşlı oturdu.
2) Adam, ayağa kalktı ve yolda yürüdü.
3) Osmanlı Devleti, 1299 yılında kuruldu.

· KÂME fiili, ALA harf-i cerriyle "üzerine kurulu olmak, dayanmak, bağlı olmak" anlamında kullanılabilir.

1) يَقُومُ كَلَامُهُ عَلَى تَجَارِبَ عِلْمِيَّةٍ.
2) يَقُومُ النَّجَاحُ عَلَى الاِجْتِهَادِ.
1) Konuşması, bilimsel deneylere dayanıyor.
2) Başarı, çalışmaya dayanır.

· KÂME fiili, haber öğesi muzari fiilli bir fiil cümlesi olarak gelen isim cümlesinin önüne getirilirse, "başlamak" anlamı verir.
قَامَ الرَّجُلُ يَكْتُبُ الرِّسَالَةَ.
Adam, mektubu yazmaya başladı.

· KÂME fiilinin Bİ harf-i cerriyle birlikte "yapmak, yerine getirmek" anlamında kullanımı çoktur.
1) قَامَ الرجلُ بِوَعْدِهِ.
2) قَامَ الرجلُ بِوَاجِبِهِ.
1) Adam, sözünde durdu / sözünü yerine getirdi.
2) Adam, ödevini yaptı.


ÖNEMLİ:
· KÂME fiilinin Bİ harf-i cerriyle birlikte "yapmak, yerine getirmek" anlamında Bİ harf-i cerrinden sonra MASTAR kullanılması çok yaygındır. Bu kullanımda mastar, fiil gibi tercüme edilebilir.
Aşağıdaki denkliklere dikkat ediniz:
1) قَامَ بِالْكِتَابَةِ : كَتَبَ
2) يَقُومُ بِالْكِتَابَةِ : يَكْتُبُ
3) قُمْ بِالْكِتَابَةِ : اُكْتُبْ


4) قَائِمٌ بِالْكِتَابَةِ : كَاتِبٌ
5) قِيَامٌ بِالْكِتَابَةِ : كِتَابَةٌ
1) Yazdı
2) Yazıyor
3) Yaz
4) Yazan
5) Yazmak

Not: Örneklerden anlaşılacağı üzere sadece MASTARı bilinen bir eylemin, "kâme bi" kalıbıyla geçmiş zaman ifadesi, "yeqûmu bi" kalıbıyla şimdiki/geniş zaman ve gelecek zaman ifadesi mümkündür. "qum bi" kalıbıyla o mastarın emrini, "qâim bi" kalıbıyla ism-i failini elde edebiliriz.

1) قَامَ الْوَالِدُ بِطَبْخِ الطَّعَامِ. قَامَتْ الْوَالِدَةُ بِطَبْخِ الطَّعَامِ. :
طَبَخَ الْوَالِدُ الطَّعَامَ. طَبَخَتْ الْوَالِدَةُ الطَّعَامَ.
2) قَامَ الْعَامِلُ بِتَوْزِيعِ الْهَدَايَا عَلَى أَوْلَادِهِ. قَامَتْ الْعَامِلَةُ بِتَوْزِيعِ الْهَدَايَا عَلَى أَوْلَادِهَا. :
وَزَّعَ الْعَامِلُ الْهَدَايَا عَلَى أَوْلَادِهِ. وَزَّعَتْ الْعَامِلَةُ الْهَدَايَا عَلَى أَوْلَادِهَا.
3) قَامَ الطَّالِبُ بِتَسْلِيمِ الْكُتُبِ لِلْمُدَرِّسِ. قَامَتْ الطَّالِبَةُ بِتَسْلِيمِ الْكُتُبِ لِلْمُدَرِّسَةِ. : 
سَلَّمَ الطَّالِبُ الْكُتُبَ لِلْمُدَرِّسِ. سَلَّمَتْ الطَّالِبَةُ الْكُتُبَ لِلْمُدَرِّسَةِ.
4) قَامَ الرَّئِيسُ بِزِيَارَةٍ إِلَى الْجَامِعَةِ الْجَدِيدَةِ. قَامَتْ الرَّئِيسَةُ بِزِيَارَةٍ إِلَى الْجَامِعَةِ الْجَدِيدَةِ. : زَارَ الرَّئِيسُ الْجَامِعَةَ الْجَدِيدَةَ. زَارَتْ الرَّئِيسَةُ الْجَامِعَةَ الْجَدِيدَةَ.
5) قَامَ الْمُدِيرُ بِرِحْلَةٍ إلَى مَدِينَةٍ سَاحِلِيَّةٍ. قَامَتْ الْمُدِيرَةُ بِرِحْلَةٍ إلَى مَدِينَةٍ سَاحِلِيَّةٍ. : 
رَحَلَ الْمُدِيرُ إلَى مَدِينَةٍ سَاحِلِيَّةٍ. رَحَلَتْ الْمُدِيرَةُ إلَى مَدِينَةٍ سَاحِلِيَّةٍ.

1) Baba, yemeği pişirdi. Anne, yemeği pişirdi. : Baba, yemeği pişirdi. Anne, yemeği pişirdi.
2) İşçi, hediyeleri, çocuklarına dağıttı. : İşçi, hediyeleri, çocuklarına dağıttı.
3) Öğrenci, kitapları, öğretmene teslim etti. : Öğrenci, kitapları, öğretmene teslim etti.
4) Başkan, yeni üniversiteyi ziyaret etti (yeni üniversiteye ziyarette bulundu). : Başkan, yeni üniversiteyi ziyaret etti.
5) Müdür, bir sahil şehrine seyahat etti. : Müdür, bir sahil şehrine seyahat etti.

1) يَقُومُ الْوَالِدُ بِطَبْخِ الطَّعَامِ. تَقُومُ الْوَالِدَةُ بِطَبْخِ الطَّعَامِ. :
طَبَخَ الْوَالِدُ الطَّعَامَ. طَبَخَتْ الْوَالِدَةُ الطَّعَامَ.
2) يَقُومُ الْعَامِلُ بِتَوْزِيعِ الْهَدَايَا عَلَى أَوْلَادِهِ. تَقُومُ الْعَامِلَةُ بِتَوْزِيعِ الْهَدَايَا عَلَى أَوْلَادِهَا. :
يُوَزِّعُ الْعَامِلُ الْهَدَايَا عَلَى أَوْلَادِهِ. تُوَزِّعُ الْعَامِلَةُ الْهَدَايَا عَلَى أَوْلَادِهَا.
3) يَقُومُ الطَّالِبُ بِتَسْلِيمِ الْكُتُبِ لِلْمُدَرِّسِ. تَقُومُ الطَّالِبَةُ بِتَسْلِيمِ الْكُتُبِ لِلْمُدَرِّسَةِ. : 
يُسَلِّمُ الطَّالِبُ الْكُتُبَ لِلْمُدَرِّسِ. تُسَلِّمُ الطَّالِبَةُ الْكُتُبَ لِلْمُدَرِّسَةِ.
4) يَقُومُ الرَّئِيسُ بِزِيَارَةٍ إِلَى الْجَامِعَةِ الْجَدِيدَةِ. تَقُومُ الرَّئِيسَةُ بِزِيَارَةٍ إِلَى الْجَامِعَةِ الْجَدِيدَةِ. : يَزُورُ الرَّئِيسُ الْجَامِعَةَ الْجَدِيدَةَ. تَزُورُ الرَّئِيسَةُ الْجَامِعَةَ الْجَدِيدَةَ.
5) يَقُومُ الْمُدِيرُ بِرِحْلَةٍ إلَى مَدِينَةٍ سَاحِلِيَّةٍ. تَقُومُ الْمُدِيرَةُ بِرِحْلَةٍ إلَى مَدِينَةٍ سَاحِلِيَّةٍ. : 
يَرْحَلُ الْمُدِيرُ إلَى مَدِينَةٍ سَاحِلِيَّةٍ. تَرْحَلُ الْمُدِيرَةُ إلَى مَدِينَةٍ سَاحِلِيَّةٍ.

1) Baba, yemeği pişiriyor. Anne, yemeği pişiriyor. : Baba, yemeği pişiriyor. Anne, yemeği pişiriyor.
2) İşçi, hediyeleri, çocuklarına dağıtıyor. : İşçi, hediyeleri, çocuklarına dağıtıyor.
3) Öğrenci, kitapları, öğretmene teslim ediyor. : Öğrenci, kitapları, öğretmene teslim ediyor.
4) Başkan, yeni üniversiteyi ziyaret ediyor (yeni üniversiteye ziyarette bulunuyor). : Başkan, yeni üniversiteyi ziyaret ediyor.
5) Müdür, bir sahil şehrine seyahat ediyor. : Müdür, bir sahil şehrine seyahat ediyor.

1) الْوَالِدُ يَقُومُ/قَائِمٌ بِطَبْخِ الطَّعَامِ. الْوَالِدَةُ تَقُومُ/قَائِمَةٌ بِطَبْخِ الطَّعَامِ. :
الْوَالِدُ يَطْبُخُ/طَابِخٌ الطَّعَامَ. الْوَالِدَةُ تَطْبُخُ/طَابِخَةٌ الطَّعَامَ.
2) الْعَامِلُ قَائِمٌ بِتَوْزِيعِ الْهَدَايَا عَلَى أَوْلَادِهِ. الْعَامِلَةُ قَائِمَةٌ بِتَوْزِيعِ الْهَدَايَا عَلَى أَوْلَادِهَا. :
الْعَامِلُ مُوَزِّعٌ الْهَدَايَا عَلَى أَوْلَادِهِ. الْعَامِلَةُ مُوَزِّعَةٌ الْهَدَايَا عَلَى أَوْلَادِهَا.
3) الطَّالِبُ قَائِمٌ بِتَسْلِيمِ الْكُتُبِ لِلْمُدَرِّسِ. الطَّالِبَةُ قَائِمَةٌ بِتَسْلِيمِ الْكُتُبِ لِلْمُدَرِّسَةِ. : 
الطَّالِبُ مُسَلِّمٌ الْكُتُبَ لِلْمُدَرِّسِ. الطَّالِبَةُ مُسَلِّمَةٌ الْكُتُبَ لِلْمُدَرِّسَةِ.
4) الرَّئِيسُ قَائِمٌ بِزِيَارَةٍ إِلَى الْجَامِعَةِ الْجَدِيدَةِ. الرَّئِيسَةُ قَائِمَةٌ بِزِيَارَةٍ إِلَى الْجَامِعَةِ الْجَدِيدَةِ. : الرَّئِيسُ زَائِرٌ الْجَامِعَةَ الْجَدِيدَةَ. الرَّئِيسَةُ زَائِرَةٌ الْجَامِعَةَ الْجَدِيدَةَ.
5) الْمُدِيرُ قَائِمٌ بِرِحْلَةٍ إلَى مَدِينَةٍ سَاحِلِيَّةٍ. الْمُدِيرَةُ قَائِمَةٌ بِرِحْلَةٍ إلَى مَدِينَةٍ سَاحِلِيَّةٍ. : 
الْمُدِيرُ رَاحِلٌ إلَى مَدِينَةٍ سَاحِلِيَّةٍ. الْمُدِيرَةُ رَاحِلَةٌ إلَى مَدِينَةٍ سَاحِلِيَّةٍ.

1) Baba, yemeği pişiriyor. Anne, yemeği pişiriyor. : Baba, yemeği pişiriyor. Anne, yemeği pişiriyor.
2) İşçi, hediyeleri, çocuklarına dağıtıyor. : İşçi, hediyeleri, çocuklarına dağıtıyor.
3) Öğrenci, kitapları, öğretmene teslim ediyor. : Öğrenci, kitapları, öğretmene teslim ediyor.
4) Başkan, yeni üniversiteyi ziyaret ediyor (yeni üniversiteye ziyarette bulunuyor). : Başkan, yeni üniversiteyi ziyaret ediyor.
5) Müdür, bir sahil şehrine seyahat ediyor. : Müdür, bir sahil şehrine seyahat ediyor.

Aynı anlama gelen aşağıdaki cümleleri karşılaştırınız.
1) الَّذِي يَقُومُ بِطَبْخِ الطَّعَامِ هُوَ الْوَالِدُ. : الْقَائِمُ بِطَبْخِ الطَّعَامِ هُوَ الْوَالِدُ.
2) الَّتِي تَقُومُ بِطَبْخِ الطَّعَامِ هِيَ الْوَالِدَةُ. : الْقَائِمَةُ بِطَبْخِ الطَّعَامِ هِيَ الْوَالِدَةُ.

1) الَّذِي يَطْبُخُ الطَّعَامَ هُوَ الْوَالِدُ. الطَّابِخُ الطَّعَامَ هُوَ الْوَالِدُ.
2) الَّتِي تَطْبُخُ الطَّعَامَ هِيَ الْوَالِدَةُ. الطَّابِخَةُ الطَّعَامَ هِيَ الْوَالِدَةُ.
1) Yemeği pişiren, babadır.
2) Yemeği pişiren, annedir.

الَّذِي يَقُومُ بِطَبْخِ الطَّعَامِ : الْقَائِمُ بِطَبْخِ الطَّعَامِ : الَّذِي يَطْبُخُ الطَّعَامَ  : الطَّابِخُ الطَّعَامَ ...
Yemeği pişiren: Yemeği pişiren: Yemeği pişiren: Yemeği pişiren…

قُمْ بِطَبْخِ طَعَامَنَا. : اُطْبُخْ طَعَامَنَا.
قُومِي بِطَبْخِ طَعَامَنَا. : اُطْبُخِي طَعَامَنَا.
Yemeğimizi pişir!
قُمْ بِتَسْلِيمِ الْكُتُبِ لِلْمُدَرِّسِ. : سَلِّمْ الْكُتُبَ لِلْمُدَرِّسِ.
قُومِي بِتَسْلِيمِ الْكُتُبِ لِلْمُدَرِّسِ. : سَلِّمِي الْكُتُبَ لِلْمُدَرِّسِ.
Kitapları, öğretmene teslim et.
.........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder