Fiillerin, her şeyden önce, malum (etken) ve meçhûl (edilgen) çatılı olmak üzere iki temel siygasının olduğunu bilmek lazım.
1) الطَّالِبُ كَتَبَ الدَّرْسَ فِي الْبَيْتِ.
2) الطَّالِبُ يَكْتُبُ الدَّرْسَ فِي الْبَيْتِ.
2) الطَّالِبُ يَكْتُبُ الدَّرْسَ فِي الْبَيْتِ.
3) الدَّرْسُ كُتِبَ فِي الْبَيْتِ.
4) الدَّرْسُ يُكْتَبُ فِي الْبَيْتِ.
4) الدَّرْسُ يُكْتَبُ فِي الْبَيْتِ.
1) Öğrenci, evde dersi yazdı.
2) Öğrenci, evde dersi yazıyor.
3) Ders, evde yazıldı.
4) Ders, evde yazılıyor.
İsm-i fâil, fiillerden, eylemi gerçekleştireni göstermek üzere belli kalıplarda türetilen bir isimdir. Örneğin, Türkçede "yaz-" eyleminden eylemi gerçekleştireni göstermek üzere "YAZAN" ismi türetilir.
Arapçada ism-i fâil;
a) üç kök harfli yalın (mücerret) fiillerden FÂİL (فَاعِل) vezninde türetilir.
كَتَبَ ـ كَاتِب ، فَهِمَ ـ فَاهِم ، جَلَسَ ـ جَالِس ، دَخَلَ ـ دَاخِل، خَرَجَ ـ خَارِج ....
yazdı - yazan , anladı - anlayan , oturdu - oturan , girdi - giren , çıktı - çıkan ...
b) DİĞER tüm fiillerden [yani üç kök harfli arttırılmış (mezid) fiillerden, dört kök harfli yalın fiillerden ve dört kök harfli arttırılmış fiillerden] ise malum muzari fiil çekiminde; muzarilik harfinin dammeli mim ile değiştirilmesi ve sondan bir önceki harfin kesralı yapılmasıyla elde edilir (baştaki dammeli mim ile sondan bir önceki kesralı aynel fiil arasında kalan diğer tüm harekeliler, fethalıdır). Dolayısıyla özellikle mezid fiil bâblarının mazi ve muzari çekimlerinin önceden bilinmesinde, bâbların kalıplarının bir an önce ezberlenmesinde yarar var (bkz. fiil babları).
يُخْرِجُ ـ مُخْرِج ، يُدْخِل ـ مُدْخِل ، يُنْزِلُ ـ مُنْزِل ، يُجْبِرُ ـ مُجْبِر ،
يُسْعِدُ ـ مُسْعِد ، يُجْلِسُ ـ مُجْلِس
يُسْعِدُ ـ مُسْعِد ، يُجْلِسُ ـ مُجْلِس
çıkarıyor-çıkaran, içeri sokuyor - içeri sokan, indiriyor-indiren, zorluyor-zorlayan
يُشاهِدُ ـ مُشَاهِد ، يُشاوِرُ ـ مُشَاوِر ، يُحَارِبُ ـ مُحَارِب ، يُدَافِعُ ـ مُدَافِع ، يُكَاتِبُ ـ مُكَاتِب
izliyor-izleyen (izleyici/seyirci), danışıyor-danışan, savaşıyor-savaşan (savaşçı), savunuyor-savunan, yazışıyor-yazışan
يُنَزِّلُ ـ مُنَزِّل ، يُبَشِّرُ ـ مُبَشِّر، يُرَتِّبُ ـ مُرَبِّب ، يُدَرِّسُ ـ مُدَرِّس ، يُعَلِّمُ ـ مُعَلِّم ، يُقَبِّلُ ـ مُقَبِّل
indiriyor-indiren, müjdeliyor-müjdeleyen (müjdeci), düzenliyor-düzenleyen, ders veriyor/öğretiyor-ders veren/öğreten (öğretmen), öğretiyor-öğreten, öpüyor-öpen
يَتَكَلَّمُ ـ مُتَكَلِّم ، يَتَعَلَّمُ ـ مُتَعَلِّم ، يَتَنَصَّرُ ـ مُتَنَصِّر، يَتَخَرَّجُ ـ مُتَخَرِّج
يَتَقَاعَدُ ـ مُتَقَاعِد ، يَتَجَاهَلُ ـ مُتَجَاهِلٌ
konuşuyor-konuşan (konuşmacı), öğreniyor-öğrenen, hıristiyanlaşıyor-hıristiyanlaşmış (hıristiyan), mezun oluyor-mezun olan (mezun)
emekli oluyor - emekli, bilmezden geldi-bilmezden gelen
يَشْتَرِكُ ـ مُشْتَرِك ، يَنْتَظِرُ ـ مُنْتَظِر ،
katılıyor-katılan (katılımcı, abone), bekliyor-bekleyen
يَنْكَسِرُ ـ مُنْكَسِر ، يَنْقَطِعُ ـ مُنْقَطِع ، يَنْقَلِبُ ـ مُنْقَلِب ،
يَحْمَرٌّ ـ مُحْمَرٌّ
يَحْمَارُّ ـ مُحْمَارٌّ
kırılıyor - kırılan (kırık), kesiliyor-kesik, ters yüz oluyor-tersyüz olmuş
kırmızılaşıyor-kırmızılaşmış
kıpkırmızılaşıyor - kıpkırmızı
يُدَحْرِجُ ـ مُدَحْرِج ، يُزَلْزِلُ ـ مُزَلْزِل ،
yuvarlıyor - yuvarlayan, sallıyor (sarsıyor) - sallayan
يَتَدَحْرَجُ ـ مُتَدَحْرِج ، يَتَزَلْزَلُ ـ مُتَزَلْزِل ،
يَطْمَئِنُّ ـ مُطْمَئِنّ
içi rahat oluyor-içi rahatlamış (mutmain)
yuvarlanıyor-yuvarlanan, sarsılıyor (sallanıyor)-sarsılan
İsm-i Fail Kalıplarının Kullanımları:
1) İsm-i fâil kalıpları, cümle içinde tek bir öğeye karşılık kullanılabilir. İsm-i fâil kalıplarında elde edilen bazı isimlerin fiil yönü tamamen unutularak salt isim haline gelmiş olabilirler. Meslek sahipleri için kullanılan isimler bu türdendir (yazar, dinleyici, konuşmacı, savaşçı ... gibi).
حَسَنٌ كَاتِبٌ. عَلِيٌّ مُهَنْدِسٌ. أَبِي مُدَرِّسٌ. أُمِّي مُعَلِّمٌ.
Hasan, bir yazar. Ali, bir mühendis. Babam, öğretmen. Annem, öğretmen.
الْمُدِيرُ فِي مَكْتَبِهِ. الْمُضِيفُ فِي الطَّائِرَةِ. الْمُمَرِّضَةُ فِي الْمُسْتَشْفَى.
Müdür, ofisinde. Host, uçakta. Hemşire, hastanede.
مُسَاعِدُ الْمُدِيرِ يَتَكَلَّمُ فِي الصَّفِّ.
Müdür yardımcısı, sınıfta konuşuyor.
كَاتِبُ الرِّوَايَةِ مَشْهُورٌ.
Romanın yazarı, meşhurdur.
اللَّاعِبُ سَجَّلَ هَدَفاً وَنَالَ فَرِيقُه الْمُبَارَاةَ.
Oyuncu, gol attı (gol kaydetti) ve takımı, maçı kazandı.
الطَّالِبُ جَالِسٌ فِي الصَّفِّ. الطِّفْلُ نَائِمٌ الْآَنَ.
Öğrenci, sınıfta oturuyor. Bebek, şimdi uyuyor.
الطَّالِبُ كَاتِبٌ الدَّرْسَ فِي الْبَيْتِ.
Öğrenci, dersi evde yazıyor.
الْأُمُّ غَاسِلَةٌ مَلَابِسَ الْأَطْفَالِ الْمُتَّسِخَةَ فِي الْحَمَّامِ الآنَ.
Anne, şimdi, banyoda, çocukların kirli elbiselerini yıkıyor.
3) İsm-i fâilin haber, sıfat ve hâl olarak kullanımı çok yaygındır.
Not: Malum çatılı fiillerle ism-i fail arasında yakın bir ilişki vardır. Hatta, haber, sıfat, hâl gibi tek bir öğeye karşılık gelen tüm malum muzari fiillerin yerine ism-i fâilleri YA DA tam tersine haber, sıfat, hâl gibi tek bir öğeye karşılık gelen tüm ism-i fâillerin yerine malum muzari fiilleri koymak mümkündür. Aşağıdaki örneklerde, yukarıdaki cümlelerde sıfat, hal ve haber olarak gelen ism-i fâillerin yerine muzari siygaları konulmuştur.
أَيْقَظَ الْمُدَرِّسُ الطَّالِبَ النَّائِمَ.
Öğretmen, uyuyan (SIFAT) öğrenciyi uyandırdı.
تَكَلَّمَ الْمُدَرِّسُ مُتَكَلِّماً. تَكَلَّمَ الْمُدَرِّسُ رَافِعاً صَوْتَهُ.
Öğretmen, sesini yükselterek (HAL) konuştu.
الْمُسَافِرُ مُنْتَظِرٌ وُصُولَ صَدِيقِهُ فِي الْمَطَارِ.
Yolcu, arkadaşının gelişini hava alanında bekliyor (HABER).
أَيْقَظَ الْمُدَرِّسُ الطَّالِبَ الَّذِي يَنَامُ.
Öğretmen, uyuyan öğrenciyi uyandırdı.
تَكَلَّمَ الْمُدَرِّسُ يَرْفَعُ صَوْتَهُ.
Öğretmen, sesini yükselterek konuştu.
الْمُسَافِرُ يَنْتَظِرُ وُصُولَ صَدِيقِهُ فِي الْمَطَارِ.
Yolcu, arkadaşının gelişini hava alanında bekliyor.
Malum
muzari fiilin kullanımlarından
|
İsm-i
fâilin kullanımlarından
|
الطَّالِبُ
يَكْتُبُ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
|
الطَّالِبُ
كَاتِبٌ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
|
Öğrenci,
dersini sınıfta yazıyor.
|
|
رَأَيْتُ
طَالِباً يَكْتُبُ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
|
رَأَيْتُ
طَالِباً كَاتِباً دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
|
Dersini
sınıfta yazan bir öğrenci gördüm.
|
|
رَأَيْتُ
الطَّالِبَ يَكْتُبُ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
|
رَأَيْتُ
الطَّالِبَ كَاتِباً دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
|
Öğrenciyi
dersini sınıfta yazarken gördüm.
|
|
رَأَيْتُ
الطَّالِبَ الَّذِي يَكْتُبُ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
|
رَأَيْتُ
الطَّالِبَ الكَاتِبَ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
|
Dersini
sınıfta yazan öğrenciyi gördüm.
|
|
سَلَّمْتُ
عَلَى طَالِبٍ يَكْتُبُ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
|
سَلَّمْتُ
عَلَى طَالِبٍ كَاتِبٍ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
|
Dersini
sınıfta yazan bir öğrenciye selam verdim.
|
|
سَلَّمْتُ
عَلَى الطَّالِبِ الَّذِي يَكْتُبُ دَرْسَهُ
فِي
الصَّفِّ.
|
سَلَّمْتُ
عَلَى الطَّالِبِ الكَاتِبِ دَرْسَهُ
فِي
الصَّفِّ.
|
Dersini
sınıfta yazan öğrenciye selam verdim.
|
|
كَاتِب :
يَكْتُبُ
يَكْتُبُ :
كَاتِب
|
الْكَاتِب
: الَّذِي يَكْتُبُ
الَّذِي
يَكْتُبُ : الْكَاتِب
|
* Ecvef sülasi mücerret fiilden elde edilen ism-i fâillere örnekler:
قَالَ ـ قَائِل ، بَاعَ ـ بَائِع ، سَارَ ـ سَائِر ، نَامَ ـ نَائِم
dedi - diyen , sattı - satan (satıcı) , yürüdü - yürüyen , uyudu - uyuyan
* Mudaaf sülasi mücerret fiilden elde edilen ism-i fâillere örnekler:
مَرَّ ـ مَارٌّ ، سَرَّ ـ سَارٌّ ، ضَلَّ ـ ضَالٌّ ، دَلَّ ـ دَالّ
uğradı - uğrayan , sevindirdi - sevindiren (sevindirici) , yoldan çıktı (yolunu şaşırdı) - yoldan çıkan (yolunu şaşıran), yol gösterdi - yol gösteren
* Nâkıs sülasi mücerret fiilden elde edilen ism-i fâillere örnekler:
أَخَذَ ـ آخِذٌ ، أَمَرَ ـ آمِرٌ ، سَأَلَ ـ سَائِلٌ ، قَرَأَ ـ قَارِئ ،
دَعَا ـ الدَّاعِي ، رَمَى ـ الرَّامِي ، سَقَى ـ السَّاقِي ، رَعَى ـ الرَّاعِي
davet etti - davet eden (davetçi), attı - atan, suladı-sulayan (sucu), güttü - güden (çoban)
* Mehmuz sülasi mücerret fiilden elde edilen ism-i fâillere örnekler:
aldı - alan, emretti - emreden, sordu - soran, okudu - okuyan (okuyucu)
* Misal sülasi mücerret fiilden elde edilen ism-i fâillere örnekler:
وَصَلَ ـ وَاصِلٌ ، وَثِقَ ـ وَاثِق ، وَعَدَ ـ وَاعِد
ulaştı - ulaşan, güvendi - güvenen
* Lefîf sülasi mücerret fiilden elde edilen ism-i fâillere örnekler:
وَقَى ـ الْوَاقِي ، وَعَى ـ الْوَاعِي
korudu - koruyan, kavradı (iyice anladı) - kavrayan (bilinçli)
NOT: İsm-i fâilleri, "-âni" ekiyle ikil, "-ûne" ekiyle düzenli eril çoğul, tâ-i marbûta ile müennes, "-ât" ekiyle ise düzenli dişil çoğul yapılabilir.
كَاتِبٌ ـ كَاتِبَانِ ـ كَاتِبُونَ / نَائِمٌ ـ نَائِمَانِ ـ نَائِمُونَ / وَاصِلٌ ـ وَاصِلَانِ ـ وَاصِلُونَ
ÖNEMLİ NOT:
Arapça "yazdı", "yazıyor" demesini biliyor fakat "YAZAN" demesini bilmiyorsak, yani ;كَتَبَ ve يَكْتُبُ demesini biliyor fakat ism-i fâil kalıbında الْكَاتِب demesini bilmiyorsak, bunu الَّذِي كَتَبَ (yazan: yazmış olan) ya da الَّذِي يَكْتُبُ (yazan: yazıyor olan/yazacak olan) terkibiyle ifade edebiliriz. Kastettiğimiz kişi (yazan), müennes ise الْكَاتِبَة demek lazım. Eğer bunu diyemiyorsak o zaman الَّتِي تَكْتُبُ diyebilmek lazım.
BU AÇIKLAMADAN ÇIKAN SONUÇ ŞU: bir fiilden "eylemi gerçekleştiren" anlamında bir isim türetmek istiyorsak bunu ya o fiilin ism-i fâil kalıbını elde ederek yaparız ya da o fiilin önüne, kastedilen kişinin müzekker ya da müennes, tekil, ikil ya da çoğul oluşuna göre ELLEZİ, ELLETİ ... gibi ism-i mevsul getiririz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder