10 Ocak 2017 Salı

yaygın ism-i fail kalıpları ve kullanımları

yaygın ism-i fail kalıpları ve kullanımları

Fiillerin, her şeyden önce, malum (etken) ve meçhûl (edilgen) çatılı olmak üzere iki temel siygasının olduğunu bilmek lazım.
1) الطَّالِبُ كَتَبَ الدَّرْسَ فِي الْبَيْتِ.
2) الطَّالِبُ يَكْتُبُ الدَّرْسَ فِي الْبَيْتِ.
3) الدَّرْسُ كُتِبَ فِي الْبَيْتِ.
4) الدَّرْسُ يُكْتَبُ فِي الْبَيْتِ.

1) Öğrenci, evde dersi yazdı.
2) Öğrenci, evde dersi yazıyor.
3) Ders, evde yazıldı.
4) Ders, evde yazılıyor.

İsm-i fâil, fiillerden, eylemi gerçekleştireni göstermek üzere belli kalıplarda türetilen bir isimdir. Örneğin, Türkçede "yaz-" eyleminden eylemi gerçekleştireni göstermek üzere "YAZAN" ismi türetilir.

Arapçada ism-i fâil;
a) üç kök harfli yalın (mücerret) fiillerden FÂİL (فَاعِل) vezninde türetilir.
كَتَبَ ـ كَاتِب ، فَهِمَ ـ فَاهِم ، جَلَسَ ـ جَالِس ، دَخَلَ ـ دَاخِل، خَرَجَ ـ خَارِج ....
yazdı - yazan , anladı - anlayan , oturdu - oturan , girdi - giren , çıktı - çıkan ...

b) DİĞER tüm fiillerden [yani üç kök harfli arttırılmış (mezid) fiillerden, dört kök harfli yalın fiillerden ve dört kök harfli arttırılmış fiillerden] ise malum muzari fiil çekiminde; muzarilik harfinin dammeli mim ile değiştirilmesi ve sondan bir önceki harfin kesralı yapılmasıyla elde edilir (baştaki dammeli mim ile sondan bir önceki kesralı aynel fiil arasında kalan diğer tüm harekeliler, fethalıdır). Dolayısıyla özellikle mezid fiil bâblarının mazi ve muzari çekimlerinin önceden bilinmesinde, bâbların kalıplarının bir an önce ezberlenmesinde yarar var (bkz. fiil babları).
يُخْرِجُ ـ مُخْرِج ، يُدْخِل ـ مُدْخِل ، يُنْزِلُ ـ مُنْزِل ، يُجْبِرُ ـ مُجْبِر ، 
يُسْعِدُ ـ مُسْعِد ، يُجْلِسُ ـ مُجْلِس
çıkarıyor-çıkaran, içeri sokuyor - içeri sokan, indiriyor-indiren, zorluyor-zorlayan

يُشاهِدُ ـ مُشَاهِد ، يُشاوِرُ ـ مُشَاوِر ، يُحَارِبُ ـ مُحَارِب ، يُدَافِعُ ـ مُدَافِع ، يُكَاتِبُ ـ مُكَاتِب
izliyor-izleyen (izleyici/seyirci), danışıyor-danışan, savaşıyor-savaşan (savaşçı), savunuyor-savunan, yazışıyor-yazışan

يُنَزِّلُ ـ مُنَزِّل ، يُبَشِّرُ ـ مُبَشِّر، يُرَتِّبُ ـ مُرَبِّب ، يُدَرِّسُ ـ مُدَرِّس ، يُعَلِّمُ ـ مُعَلِّم ، يُقَبِّلُ ـ مُقَبِّل
indiriyor-indiren, müjdeliyor-müjdeleyen (müjdeci), düzenliyor-düzenleyen, ders veriyor/öğretiyor-ders veren/öğreten (öğretmen), öğretiyor-öğreten, öpüyor-öpen

يَتَكَلَّمُ ـ مُتَكَلِّم ، يَتَعَلَّمُ ـ مُتَعَلِّم ، يَتَنَصَّرُ ـ مُتَنَصِّر، يَتَخَرَّجُ ـ مُتَخَرِّج 
konuşuyor-konuşan (konuşmacı), öğreniyor-öğrenen, hıristiyanlaşıyor-hıristiyanlaşmış (hıristiyan), mezun oluyor-mezun olan (mezun)

يَتَقَاعَدُ ـ مُتَقَاعِد ، يَتَجَاهَلُ ـ مُتَجَاهِلٌ
emekli oluyor - emekli, bilmezden geldi-bilmezden gelen

يَشْتَرِكُ ـ مُشْتَرِك ، يَنْتَظِرُ ـ مُنْتَظِر ، 
katılıyor-katılan (katılımcı, abone), bekliyor-bekleyen

يَنْكَسِرُ ـ مُنْكَسِر ، يَنْقَطِعُ ـ مُنْقَطِع ، يَنْقَلِبُ ـ مُنْقَلِب ، 

kırılıyor - kırılan (kırık), kesiliyor-kesik, ters yüz oluyor-tersyüz olmuş

يَحْمَرٌّ ـ مُحْمَرٌّ

kırmızılaşıyor-kırmızılaşmış

يَحْمَارُّ ـ مُحْمَارٌّ
kıpkırmızılaşıyor - kıpkırmızı

يُدَحْرِجُ ـ مُدَحْرِج ، يُزَلْزِلُ ـ مُزَلْزِل ، 
yuvarlıyor - yuvarlayan, sallıyor (sarsıyor) - sallayan

يَتَدَحْرَجُ ـ مُتَدَحْرِج ، يَتَزَلْزَلُ ـ مُتَزَلْزِل ، 

yuvarlanıyor-yuvarlanan, sarsılıyor (sallanıyor)-sarsılan

يَطْمَئِنُّ ـ مُطْمَئِنّ 
içi rahat oluyor-içi rahatlamış (mutmain)

İsm-i Fail Kalıplarının Kullanımları:
1) İsm-i fâil kalıpları, cümle içinde tek bir öğeye karşılık kullanılabilir. İsm-i fâil kalıplarında elde edilen bazı isimlerin fiil yönü tamamen unutularak salt isim haline gelmiş olabilirler. Meslek sahipleri için kullanılan isimler bu türdendir (yazar, dinleyici, konuşmacı, savaşçı ... gibi).

حَسَنٌ كَاتِبٌ. عَلِيٌّ مُهَنْدِسٌ. أَبِي مُدَرِّسٌ. أُمِّي مُعَلِّمٌ.
Hasan, bir yazar. Ali, bir mühendis. Babam, öğretmen. Annem, öğretmen.

الْمُدِيرُ فِي مَكْتَبِهِ. الْمُضِيفُ فِي الطَّائِرَةِ. الْمُمَرِّضَةُ فِي الْمُسْتَشْفَى.
Müdür, ofisinde. Host, uçakta. Hemşire, hastanede.

مُسَاعِدُ الْمُدِيرِ يَتَكَلَّمُ فِي الصَّفِّ.
Müdür yardımcısı, sınıfta konuşuyor.

كَاتِبُ الرِّوَايَةِ مَشْهُورٌ.
Romanın yazarı, meşhurdur.

اللَّاعِبُ سَجَّلَ هَدَفاً وَنَالَ فَرِيقُه الْمُبَارَاةَ.
Oyuncu, gol attı (gol kaydetti) ve takımı, maçı kazandı.

2) İsm-i fâil kalıpları, fiil gibi cümle öğesi alarak (aldığı öğelerle birlikte) tek bir öğeye karşılık kullanılabilir. Bu yönüyle ism-i failler, yargı bildiren fiil cümlelerini isimleştirmenin (tek bir kavram haline getirmenin) bir yoludur. Fiil gibi öğe alan ismi faillerin fiil yönü ağırlık basar; bu sebeple, ism-i fâilleri Türkçeye -çoğu kere- muzari fiil gibi tercüme ederiz.

الطَّالِبُ جَالِسٌ فِي الصَّفِّ. الطِّفْلُ نَائِمٌ الْآَنَ.
Öğrenci, sınıfta oturuyor. Bebek, şimdi uyuyor.

الطَّالِبُ كَاتِبٌ الدَّرْسَ فِي الْبَيْتِ.
Öğrenci, dersi evde yazıyor.

الْأُمُّ غَاسِلَةٌ مَلَابِسَ الْأَطْفَالِ الْمُتَّسِخَةَ فِي الْحَمَّامِ الآنَ.
Anne, şimdi, banyoda, çocukların kirli elbiselerini yıkıyor.

3) İsm-i fâilin haber, sıfat ve hâl olarak kullanımı çok yaygındır.

أَيْقَظَ الْمُدَرِّسُ الطَّالِبَ النَّائِمَ.
Öğretmen, uyuyan (SIFAT) öğrenciyi uyandırdı.

تَكَلَّمَ الْمُدَرِّسُ مُتَكَلِّماً. تَكَلَّمَ الْمُدَرِّسُ رَافِعاً صَوْتَهُ.
Öğretmen, sesini yükselterek (HAL) konuştu.

الْمُسَافِرُ مُنْتَظِرٌ وُصُولَ صَدِيقِهُ فِي الْمَطَارِ.
Yolcu, arkadaşının gelişini hava alanında bekliyor (HABER).

Not: Malum çatılı fiillerle ism-i fail arasında yakın bir ilişki vardır. Hatta, haber, sıfat, hâl gibi tek bir öğeye karşılık gelen tüm malum muzari fiillerin yerine ism-i fâilleri YA DA tam tersine haber, sıfat, hâl gibi tek bir öğeye karşılık gelen tüm ism-i fâillerin yerine malum muzari fiilleri koymak mümkündür. Aşağıdaki örneklerde, yukarıdaki cümlelerde sıfat, hal ve haber olarak gelen ism-i fâillerin yerine muzari siygaları konulmuştur.

أَيْقَظَ الْمُدَرِّسُ الطَّالِبَ الَّذِي يَنَامُ.
Öğretmen, uyuyan öğrenciyi uyandırdı.

تَكَلَّمَ الْمُدَرِّسُ يَرْفَعُ صَوْتَهُ.
Öğretmen, sesini yükselterek konuştu.

الْمُسَافِرُ يَنْتَظِرُ وُصُولَ صَدِيقِهُ فِي الْمَطَارِ.
Yolcu, arkadaşının gelişini hava alanında bekliyor.

Malum muzari fiilin kullanımlarından
İsm-i fâilin kullanımlarından
الطَّالِبُ يَكْتُبُ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
الطَّالِبُ كَاتِبٌ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
Öğrenci, dersini sınıfta yazıyor.
رَأَيْتُ طَالِباً يَكْتُبُ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
رَأَيْتُ طَالِباً كَاتِباً دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
Dersini sınıfta yazan bir öğrenci gördüm.
رَأَيْتُ الطَّالِبَ يَكْتُبُ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
رَأَيْتُ الطَّالِبَ كَاتِباً دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
Öğrenciyi dersini sınıfta yazarken gördüm.
رَأَيْتُ الطَّالِبَ الَّذِي يَكْتُبُ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
رَأَيْتُ الطَّالِبَ الكَاتِبَ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
Dersini sınıfta yazan öğrenciyi gördüm.
سَلَّمْتُ عَلَى طَالِبٍ يَكْتُبُ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
سَلَّمْتُ عَلَى طَالِبٍ كَاتِبٍ دَرْسَهُ فِي الصَّفِّ.
Dersini sınıfta yazan bir öğrenciye selam verdim.
سَلَّمْتُ عَلَى الطَّالِبِ الَّذِي يَكْتُبُ دَرْسَهُ
فِي الصَّفِّ.
سَلَّمْتُ عَلَى الطَّالِبِ الكَاتِبِ دَرْسَهُ
فِي الصَّفِّ.
Dersini sınıfta yazan öğrenciye selam verdim.
كَاتِب : يَكْتُبُ
يَكْتُبُ : كَاتِب
الْكَاتِب : الَّذِي يَكْتُبُ
الَّذِي يَكْتُبُ : الْكَاتِب

Not: Sadece fiil cümlesinde fiilin yerine ism-i fail koymak, teknik açıdan mümkün görünmemektedir. Çünkü fiiller, merfu isimleri (failleri) ile birlikte yargı bildirirler. Oysa ismi failler, merfu öğeleriyle birlikte yargı bildirmezler; aksine kelime grubu oluştururlar ve kavram bildirirler.

* Ecvef sülasi mücerret fiilden elde edilen ism-i fâillere örnekler:
قَالَ ـ قَائِل ، بَاعَ ـ بَائِع ، سَارَ ـ سَائِر ، نَامَ ـ نَائِم
dedi - diyen , sattı - satan (satıcı) , yürüdü - yürüyen , uyudu - uyuyan

* Mudaaf sülasi mücerret fiilden elde edilen ism-i fâillere örnekler:
مَرَّ ـ مَارٌّ ، سَرَّ ـ سَارٌّ ، ضَلَّ ـ ضَالٌّ ، دَلَّ ـ دَالّ
uğradı - uğrayan , sevindirdi - sevindiren (sevindirici) , yoldan çıktı (yolunu şaşırdı) - yoldan çıkan (yolunu şaşıran), yol gösterdi - yol gösteren

* Nâkıs sülasi mücerret fiilden elde edilen ism-i fâillere örnekler:
دَعَا ـ الدَّاعِي ، رَمَى ـ الرَّامِي ، سَقَى ـ السَّاقِي ، رَعَى ـ الرَّاعِي
davet etti - davet eden (davetçi), attı - atan, suladı-sulayan (sucu), güttü - güden (çoban)

* Mehmuz sülasi mücerret fiilden elde edilen ism-i fâillere örnekler:
أَخَذَ ـ آخِذٌ ، أَمَرَ ـ آمِرٌ ، سَأَلَ ـ سَائِلٌ ، قَرَأَ ـ قَارِئ ،
aldı - alan, emretti - emreden, sordu - soran, okudu - okuyan (okuyucu)

* Misal sülasi mücerret fiilden elde edilen ism-i fâillere örnekler:
وَصَلَ ـ وَاصِلٌ ، وَثِقَ ـ وَاثِق ، وَعَدَ ـ وَاعِد
ulaştı - ulaşan, güvendi - güvenen

* Lefîf sülasi mücerret fiilden elde edilen ism-i fâillere örnekler:
وَقَى ـ الْوَاقِي ، وَعَى ـ الْوَاعِي 
korudu - koruyan, kavradı (iyice anladı) - kavrayan (bilinçli)

NOT: İsm-i fâilleri, "-âni" ekiyle ikil, "-ûne" ekiyle düzenli eril çoğul, tâ-i marbûta ile müennes, "-ât" ekiyle ise düzenli dişil çoğul yapılabilir.
كَاتِبٌ ـ كَاتِبَانِ ـ كَاتِبُونَ / نَائِمٌ ـ نَائِمَانِ ـ نَائِمُونَ / وَاصِلٌ ـ وَاصِلَانِ ـ وَاصِلُونَ

ÖNEMLİ NOT:
Arapça "yazdı", "yazıyor" demesini biliyor fakat "YAZAN" demesini bilmiyorsak, yani ;كَتَبَ ve يَكْتُبُ demesini biliyor fakat ism-i fâil kalıbında الْكَاتِب demesini bilmiyorsak, bunu الَّذِي كَتَبَ (yazan: yazmış olan) ya da الَّذِي يَكْتُبُ (yazan: yazıyor olan/yazacak olan) terkibiyle ifade edebiliriz. Kastettiğimiz kişi (yazan), müennes ise الْكَاتِبَة demek lazım. Eğer bunu diyemiyorsak o zaman الَّتِي تَكْتُبُ diyebilmek lazım.

BU AÇIKLAMADAN ÇIKAN SONUÇ ŞU: bir fiilden "eylemi gerçekleştiren" anlamında bir isim türetmek istiyorsak bunu ya o fiilin ism-i fâil kalıbını elde ederek yaparız ya da o fiilin önüne, kastedilen kişinin müzekker ya da müennes, tekil, ikil ya da çoğul oluşuna göre ELLEZİ, ELLETİ ... gibi ism-i mevsul getiririz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder